31 Mayıs 2015 Pazar

SİTTİN SENE EVVEL



Naim PINAR
naimpinar@gmail.com
SİTTİN SENE EVVEL…
İkinci Dünya Savaşının sona ermesiyle Kıbrıslı Rumlar üzerinde mutlak hâkim olan Ortodoks Kilisesi adanın Yunanistan’a ilhakı için mücadeleye başlar. Yunanistan’da yaşanan iç savaşta komünistlere karşı Anglo-Amerikan desteğini yanına alan milliyetçilerin pozisyonunu iyi değerlendiren Başpiskopos Enosis taleplerinin dozunu artırarak çeşitli eylem planlarını ortaya koyar. 1949 Yılının son ayında Kıbrıs Ortodoks Kilisesi önderliğinde adanın Yunanistan’a ilhakı yani Enosis için 15 Ocak 1950’de bir Plebisit düzenleneceğini açıklar. Başpiskopos, Enosis için tüm Kıbrıslı Rumları oy vermeye çağırır. Kıbrıslı Türk ileri gelenleri ise, Rumların Enosis talepleri karşısında protesto mitingleri düzenler. 1949-1950 yılları içinde Kıbrıslılar hem milliyetçiliğin kıskacında hizipleşmeye ve karanlık günlere doğru yönelmiş/yöneltilmiş hem de doğanın gazabına uğramıştır.
“Sittin Sene Evvel” yaşanmış çeşitli olumsuz hadiseler içerisinde bile kendi içimizdeki siyasi kavgaların hiç bitmediğini görüyoruz. Dr. Fazıl Küçük’ün kurduğu Kıbrıs Milli Türk Birliği Partisi ve Necati Özkan’ın kurduğu İstiklal Partisi arasındaki çekişmeler devam etmektedir. Siyasi Liderlik bağlamında yapılan tartışmalar, Kıbrıslı Türklerin geleceğinin söz konusu olduğu zamanlarda dahi birlikte hareket edilmesinin önünde ciddi bir set oluşturmaktadır. Kıbrıslı Türkler ise tüm olumsuzluklara rağmen hayatlarına devam etmektedir. Dönemin gazeteleri siyasallaşmalarına rağmen sosyal hayattın nabzını tutabilmektedir. Sanat, cinsellik ve ekonomi konularında çeşitli haberler dikkat çekmektedir. Bu dönemlerde en büyük eğlencelerden biri olan sinemalarda gösterilen filmler ve çeşitli fantezi kitapları gazetelerin reklam haberlerinde sık rastlanan ilanlar arasındadır. Örneğin, 11 Aralık 1949 tarihinde yayınlanan, Lefkoşa’daki Ergenekon Kitabevi’in İstiklal Gazetesine verdiği ilanında: “Seksoloji-Cinsi Terbiyede Salahiyetli Bir Rehber- 7 ve 8’inci sayıları gelmiştir.” Denmekteydi. Ayrıca birçok sinemanın gösterimleri sosyal aktivite olarak okurlara ulaştırılmaktaydı. “Sittin Sene Evvel”e geri dönüp baktığımızda siyasal kavga
ve gelecek mücadelesi içerisinde “Kadın Figürü”nün de hoyratça kullanıldığı ve Kadın’ın adeta şeytanlaştırıldığını görmekteyiz. Bir yandan Rum Ortodoks Kilisesinin körüklediği Plebisit, bir yandan da aynı uğursuz zamanlara denk gelen büyük sel felaketi, Kıbrıslı Türkleri zor günlerin eşiğine doğru sürükleyecekti.
11 Aralık 1949 günü İstiklal Gazetesi, Kıbrıslı Türkleri “Plebisit”e karşı organize edilen mitinge şu cümlelerle çağırmaktaydı: “Bugün Lefkoşa’da Ayasofya’nın (Selimiye NP) geniş meydanında tertip edilecek büyük miting, Sen Sinod meclisi başkanı Başdespotun gelecek ayın 15’inde yaptıracağı plebisite bir karşılık teşkil edecektir. Halkımızın da gördüğü vechile, gazetemiz durmadan plebisit aleyhinde neşriyat yapmakta ve varlığımıza karşı büyük bir tecavüzlük teşkil edecek olan plebisiti baltalayarak şikâyetlerimizi hükümete sunmakta devam ediyoruz. Şikâyetlerimize ilaveten halkımız namına en yüksek makamlara en uygun bir zaman da olmak üzere müteaddit telgraflar gönderilmiş ve haklarımız müdafaa edilmiştir. Yazı sahasında plebisit aleyhine yapılan şiddetli şikâyetlere ilaveten bugün yapılacak miting halkın iştirak ve isteğiyle meydana gelmiş olacaktır. Çok yerinde olan böyle bir toplantıya teşebbüs, buradaki Türk varlığını sezdirebilecek en doğru siyasi bir harekettir. Böyle siyasi bir mitinge müsaade etmekle hükümet Türk haklarına ve kelam hürriyetine önem verdiğini göstermiş olmaktadır. Buna karşılık olarak hükümete karşı içten gelen saygı duyguları beslediğimizi bu vesile ile izhar eylemekle gazetecilik vazifemizi yapmış olduğumuza inanıyoruz. Biz. Hükümete bu sütunlarda samimi sempatilerimizi izhar eylerken bugünkü mitingin Türk ilhak aleyhtarlığının en canlı bir şekilde olmak en olgun ve dolgun bir tezahürü olduğunu belirtmek isteriz. Biz, Türkler, sulhsever insanlar olduğumuz için taşkınlıktan daima sakınıyoruz. Meşru yollardan yürüyerek haklarımızı aramanın yollarını seçebilecek kabiliyetteyiz. İcap ettiğinde bu olgunluğumuzu da göstermekten geri kalmayacağız. Hadiseler lehimizedir. Bu adanın tarihi sahibi bizleriz. Bu noktayı belirtecek olan hatipleri bugün mitinge giderek dinlemek hepimizin de borcumuzdur.” 1 1949 yılının son günlerinde cereyan eden olayları ve Plebisite karşı Kıbrıslı Türklerin duruşunu yansıtan dönemin bir diğer gazetesi ise bu büyük protesto mitingini manşetten resimlerle vermekteydi. 13 Aralık 1949 tarihli Hür Söz Gazetesinde, Kıbrıslı Türklerin bir tehlike anında yek pare hareket edeceğini tüm cihana duyurduğunu yazılmaktaydı. Ayrıca bu mitingde alınan kararları da “Karar Sureti” başlığı altında gazete ön sayfadan veriyordu: “ 11 Aralık 1949 tarihinde Lefkoşa’da miting tertip etmiş olan 15.000 Kıbrıs Türkü 85.000 Kıbrıs Türküne tercüman olarak aşağıdaki kararı vermiştir: 1-Adamızın Yunanistan’a ilhak edilmesi hakkındaki arzuları her zaman olduğu gibi gene şiddetle protesto ederiz. 2- Böyle bir ilhakın, tahakkuk ettiği takdirde, Kıbrıs’a iktisadi buhran, ırki ve içtimai iğtişaş ve dâhili harp getireceğine ve bu suretle adanın ve belki de sair Orta Şark memleketlerinin sulh ve sükûnunu ihlal eyleyeceğine kaviyyen kaniiz. 3- Adanın selameti, ekalliyetlerin himayesi ve Akdeniz’in muvazene ve müdafaasının Kıbrıs’ta istatükonun devamını istilzam eylediğine ve binaenaleyh Kıbrıs’ta Plebisit yapılmasına bir lüzum ve fayda melhuz bulunmadığına kaniiz. 4- Şayet İngiltere Hükümeti kendiliğinden bu adadan çekilecek olursa; o zaman adanın eski sahibi ve en yakın komşusu olan ve adayı en iyi bir şekilde muhafaza ve müdafaa edecek yegâne Yakın Şark Devleti olan Türkiye’ye iade edilmesini talep eyleriz. 5-  İşte bu kararı Milletler Meclisine, İngiltere Hariciye Nezaretine, İngiltere Müstemlekât Nezaretine, İngiltere Amale ve Muhafazakâr Partilerine, Kıbrıs Valisine, Türkiye Dışişleri bakanlığına, Türkiye Halk ve Demokrat partilerine, Ankara’daki Kıbrıs Türk Kültür Derneğine, İstanbul Üniversitesi Talebe Birliğine ve Royter ve Anadolu Ajanslarına, Londra Halkevine, Amerika’daki Türk yardım cemiyetine ve yine Amerika’da Birleşmiş Milletlerdeki daimi Türk Delegesine bildirmek üzere Kıbrıs Milli Türk Birliği sekreteri Dr. Fazıl Küçük’e salahiyet ita eyleriz. Bundan maada icabında Türkiye ve İngiltere’ye veyahut her ikisine de davamızı takip için bir heyet gönderilmesi icap ettiği takdirde mevcut Kıbrıs Türk Federasyonu’na bu heyeti seçmek salahiyetini vermiş bulunuyoruz.”2 Yazının altında imza yerinde “ Lefkoşa’da Ayasofya Meydanında toplanmış bulunan 15 binden fazla Türk halkı” yazmaktaydı. Esasında Plebisite karşı toplumsal bir konsensüs oluşmuştu. Fakat siyasi liderlik kavgaları içerisinde toplumsal birliktelik bir türlü sağlanamamaktadır. Plebisit hadisesine karşı protestolar ve kendi içimizdeki kavgalar devam ederken bir de doğanın gazabıyla karşı karşıya kalınacaktı. 17 Aralık 1949’da Ada genelinde başlayan şiddetli yağmur yağışı bir hafta aralıksız yağmış ve adeta Kıbrıs’ta bir yıkım yaratmıştı. Yaşanan sel felaketinden zarar gören yerleri ve can kayıplarını dönemin gazetelerinden takip ettiğimizde çok ciddi bir doğa olayı ile karşı karşıya gelindiğini görmekteyiz. Hür Söz gazetesinde “Şiddetli Yağmurlar Hala Devam Etmektedir” manşeti altında bu büyük felaket hakkında şu bilgiler verilmekteydi: “Su baskınları ve yolların harap olması önemli can kaybına sebebiyet vermiştir. Altı günden beri yağmakta olan sürekli yağmurlardan yollar harap olmuş, köprüler yıkılmış ve birçok köyler su baskınına maruz kalmıştır. Altı günden beri fasılsız devam etmekte olan şiddetli yağmurlardan birçok yollar ve köprüler harap bir vaziyete gelmiştir. Devamlı bir surette yağan yağmurlarla yollar yumuşamış ve bu sebepten birçok nakil vasıtaları bilmiyerek sulara ve çamurlara gömülmüşlerdir. Evvelki akşam Lefkoşa’dan Paşaköyü’ne gitmekte olan büyük bir yolcu otomobili Afanya yakınında bir yerde 20 kişilik yolcularıyla birlikte azgın yağmur suları tarafından aşırılmıştır. Otomobil yolcularından yalnız bir kişi kurtulmuştur. Son alınan bir haberde yolculardan 6 kişi kurtarıldığı belirtilmektedir. Bundan başka, aynı gece, aynı yol üzerinde Mağusa’dan gelmekte olan bir R.A.F otomobili de taşan dere sularına batmıştır. Otomobilde bulunan üç kişinin boğulduğu tahmin edilmektedir. Dünkü araştırmalarda bu üç kişinin cesedi de bulunamamıştır. Bu otomobil hakkında bilinen tek şey, otomobilin kazaya uğradığı sırada yolcuların imdat ! imdat! Diye çağırmalarıdır. O civarda kazaya uğrayan birçok otomobiller su ve çamurdan traktörler vasıtasıyla çekilmek suretiyle kurtarılmışlardır. Ada’nın her tarafından buna benzer kazalara dair haberler gelmektedir. Evvelki gün sabahleyin 7.30’da Mağusa Limanından Lefkoşa istikametinde iki şiddetli kasırga çıkmıştır. Kasırgaların biri gayet şiddetli olup, Kıbrıs’ta 30 seneden beri böyle kasırga olmamıştır. Mağusa- Lefkoşa yolu üzerinde 3’üncü milde köylerine gitmekte olan iki büyük yolcu otomobili kuvvetli sellerden kurtulmaya muvaffak olamayarak devrilmişlerdir. L. Savon Co. Ltd.’in Kıbrıs’taki müdürü Mr. Charles Clemenson’un sürdüğü 4491 nolu taksi Mağusa-Lefkoşa yolu üzerinde 5’inci milde kuvvetli seller tarafından devrilmiştir. Şimdiye kadar ne taksi ve ne de Mr. Clemenson hakkında bir malumat alınamamıştır. Clemensonla birlikte seyahat eden başka birisi, Clemenson’un kazaya uğraması üzerine yardıma koşmuşsa da kazazedeyi kurtarmaya muvaffak olamamış ve tekrar otomobiliyle Mağusa’ya dönmek mecburiyetinde kalmıştır.(…) Enkomi, Palliryotissa, K. Kaymaklı, Chriysoupolis, Ay. Yanni, Ay. Luka, İncirli kısmen su altında bulunmaktadır. Polis evleri temizlemek hususunda halka yardımda bulunmaktadır. Lefkoşa ve diğer kasabalardaki yüzlerce eski ev ağır surette çökmüştür. Gönyeli ve Orta Köy’de ve dolaylarında birçok yerlerde yağmur suları yarım yardan yüksek bulunmaktadır. Evvelki gün Girne’den Lefkoşa’ya gelmekte olan sekiz otomobil yağmur sularının iki ayak yükseldiği, bu kesimde durmak mecburiyetinde kalmıştır. Sellere batan otomobillere yardım maksadıyla trafik müfettişi Ali Raci Efendi bu bölgeye gitmiştir… 3 Gazete haberin devamında Ada’nın her bölgesinden can kayıpları ve sel felaketinin neden olduğu su baskınları hakkında geniş bilgi vermektedir. Bilanço oldukça ağırdır. Plebisit tartışmalarının genel gündemi oluşturduğu bu dönemde yaşanan sel felaketi bile bizleri birleştirememiştir. Kısa süre sonra siyasi kavgalar kaldığı yerden devam etmiştir. Siyasi liderlik kavgasının zirve yaptığı bu dönemde gazeteler aracılığıyla atışmalar devam etmiştir. İşte bu atışmalarda karikatürlere yansıyan siyasi münakaşadan kadın da nasibini alacaktır. Gazetelerde karikatürler üzerinden yayınlanan tartışmalara bakıldığında siyasetin “Sittin Sene Evvel” kadını aşağılayan bir yaklaşım da olduğunu görmekteyiz. Onca olumsuzluk içerisinde toplumsal birliktelik sağlanamazken siyasette kadın figürü şeytanlaştırılmakta ve cinsel tema ile siyasete kurban edilmektedir.
Son haftalarda sosyal medya üzerinde yaşanan “Karı” söylemine konuyu sıkıştırmak yerine sanırım tarihsel olarak geçmişten günümüze siyasette ve sosyal yaşamda ataerkil yapıları yıkacak mantalitenin nasıl hayat bulacağı tartışılmalıdır. Kadının erkeksi mücadelesi kadının ancak ve ancak ataerkil mantalite içerisinde savrulmasını getirecektir. Sonuç alınacak mücadele zemini; toplumsal birliktelikteki paylaşımdan doğan kadının, erkeğin ve tüm eşcinsellerin cinsiyet üstü bir duyarlılıkla üredikleri değerlerle şekillenmelidir. Yoksa siyasette ve sosyal hayatta kısır bir döngü yaşanmaya devam edecek gibi görünmektedir. Bugünü değerlendirirken, Kıbrıs Sorununda ciddi bir ivme yaşandığı, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği konusunda tartışmaların arttığı, iç siyasette değişimin kaçınılmaz olduğu açıkça ortada durmaktadır. Fakat bizim hallerimize baktığımızda halen ortada toplumsal bir birliktelik mevcut değildir. Bu bağlamda bakıldığında sanırım Kıbrıslı Türklerin “Sittin Sene Evvel”de halleri pek farklı değil gibi görünmektedir. David Hume’ün dediği gibi; “İnsan türü tüm zamanlarda ve mekânlarda öylesine aynıdır ki, bu özellik nedeniyle tarih bize yeni ya da yabancı hiçbir şey hakkında bilgi vermez. Onun başlıca yararı ise bize insan doğasını birçok koşul ve durumda göstererek ve böylece gözlemlerimizi oluşturacağımız materyali sağlayarak ve bizi insan davranışının düzenli işleyişine aşina hale getirerek insan doğasının daimi ve evrensel ilkelerini keşfetmemize imkân tanımasıdır.” Umut edelim de insan doğasının evrensel değerlerini keşfetme ve beklide yeniden belirlemede tarih bize ışık tutsun.


DİPNOTLAR
1 İstiklal Gazetesi, “Hadiseler- Büyük Miting”, 11 Aralık 1949, Sayfa: 3, Girne Milli Arşivi, Kıbrıs.
2 Hür Söz Sesi Gazetesi, “Karar Sureti”, 13 Aralık 1949, Sayfa:1, Girne Milli Arşivi, Kıbrıs.
3 Hür Söz Sesi Gazetesi, “Şiddetli Yağmurlar Hala Devam Etmektedir”, 23 Aralık 1949, Sayfa:1-4, Girne Milli Arşivi, Kıbrıs.













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder