29 Ekim 2012 Pazartesi

DENKTAŞ'SIZ SYSTEM ERROR

  
Naim PINAR
naimpinar@gmail.com

DENKTAŞ'SIZ “SYSTEM ERROR”

“11 Ekim 1975 günü Denktaş’ın öncülüğünde 8340 kişinin imzaladığı beyanname, K.T.F.D İçişleri Bakanlığı’na verilir ve Ulusal Birlik Partisi, siyasal yaşama ilk adımını atar. Beyanname şöyle başlar: ‘Ulusal karakter ve bütünlüğü, Anavatan ile her alanda İşbirliğinde bütünleşmeyi her türlü düşüncenin üstünde tutan, özgürlükçü demokrasi, insan hakları, sosyal adalet, laik devlet temel görüşüne bağlı, Atatürkçü ve toplumcu siyasal bir örgütün gereğine inanan, Türk toplumunun Kıbrıs’ta tutunma ve yücelme kavgasının vazgeçilmezliğini kabul eden bizler, bir kitle partisi olarak ‘Ulusal Birlik Partisi’ni kurmağa karar verdiğimizi beyan ederiz.”1

Rauf Raif Denktaş ve arkadaşlarının ilan ettiği kuruluş beyannamesi Türkiye ile bütünleşmeyi her düşünceden üstün tutuyordu. Türkiye Devlet erkânı rahmetli Cumhurbaşkanı Denktaş’ı bir Türk Milliyetçisi olarak tanıdı ve çok sevdi. Denktaş’ın Türk kamuoyu üzerindeki etkisi Türk Hükümetleri tarafından hiçbir zaman göz ardı edilmedi. 2002 sonrası yaşanan Annan Planı sürecinde bile, Sayın Recep Tayip Erdoğan akılcı bir politikayla, yumuşak geçişli siyasetlerle yeni kurulan AK Parti hükümetinin değişen dış politikasını hayata sokabildi. Zira Denktaş, Türkiye halkı için bir fenomendi. Türkiye’deki tüm devlet mekanizmaları Denktaş’a saygı duymaktaydı. O, Türk halkı nezdinde zaten bu saygıyı gani gani hak ediyordu. Türkiye halkı içerisinde var olan geri kalmış milliyetçi zihinler için ise daha da etkiliydi. O, Türk Dünyası’nın dava adamıydı. Rahmetlinin Kıbrıs’ı “Anavatan” kabul eden, kendisine muhalif olan Kıbrıslı Türklerle arası hep limoni oldu. Ona göre zaten Kıbrıslı Türk yoktu. Sadece Türk vardı. Denktaş Bey meşruiyetini her daim Türkiye’den aldı. Fakat güçlü liderlik vasıfları ve hitabet yeteneğiyle her zaman Türkiye'deki idarecileri ikna edip yönlendirmeyi başarmıştır.

Türk Hükümetiyle ters düştüğü 2002 sonrası dönemde “Türkiye böyle istiyorsa” uyarısıyla AK Parti hükümetine yönelik acımasız eleştirilerini esirgemeyip, siyasetten çekilmiştir. Siyasetten çekilmişti çekilmesine ama Kuzey Kıbrıs’taki sağ başsız kalmamış, yine otorite olarak görülmeye devam etmiştir. Türkiye iç siyaseti ise Denktaş’ın etkisinden hala nasibini almaktaydı. Kuzey Kıbrıs’taki sol cenah ise Denktaşsız bir sistemde tökezlemeye başlamıştı. Zira yıllardır kavga verilen Denktaş, siyasete yoktu. Onun yerini doldurmaya çalışan sözde milliyetçi, çeşitli çıkar kavgalarına gebe bir siyasal parti, UBP vardı. Denktaş Bey bunların farkında olarak, hasta olduğu dönemde Türk Dünyası için önemli gördüğü “Ulusal Davası” için son kozunu oynar; dönemin Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’a rakip çıkan Dr. Derviş Eroğlu’nu destek verir. Türkiye ile bütünleşme hayalini asla gerçekleştirmeyecek, hep kendisine muhalif ve Birleşik Kıbrıs Hayali kuran Sayın Talat’ı Cumhurbaşkanlığı koltuğundan eden nedenlerden biri de bu olur.  13 Ocak 2012 Cuma saat:22:12:49’da K.K.T.C ile T.C arasındaki saygı dengesini tutan Rauf Raif Denktaş, 88 yaşında yaşama veda eder. Bence bu tarih Kuzey Kıbrıs için bir milâttır. 

Ne olduysa Denktaş Bey’in vefatından sonra oldu. Ülkedeki Sistem hata vermeye başladı. Bunun nedenini; bir çok ekonomist global krizle açıklıyor. Bu eksik bir değerlendirmedir. Dünya ile bağlantısı olmayan K.K.T.C’de bu mümkün mü? Bence siyasal öngörü ve vizyon eksikliğiyle ortaya atılan bir analiz. Burada ülkedeki krizin esasını oluşturan Denktaş Bey’in kurduğu sistemin kendisi olmadan çökmeye başlamasıdır.

Bu Sistem: tek bir Liderin etrafına bağlı çıkar gruplarını dizginleme başarısı gösterdiği ölçüde yaşayabilirdi. Bu sistemi yarım yamalak, yönetmeye çalışan Mehmet Ali Talat başarısızlığa mahkûmdu. Zaten Sayın Talat bunu gördüğü için akıllıca bir kararla iç siyasetten hep uzak durmuş, kendisini dış siyasette kısıtlı kılıp, hedefi olan Barış ve Birleşik Kıbrıs için çalışmıştır. Fakat bu durum Sayın Talat'ın Partisi CTP'nin iç siyasette sisteme ayak uydurması ve  UBP ile aynılaşmasına yol açmıştır. 

Denktaş Bey’in sistem içerisindeki çıkar gruplarını dizginleme başarısını hiç bir lider veya siyasi parti başaramamıştı. Gerçekçi bir bakış açısıyla bakıldığında,  o güne değin statükoyu ayakta tutan bu çıkar gruplarını dizginlemek, yıllarca Denktaş ile mücadele eden sol partilerin başaracağı bir iş değildi. Bu sistemin parçası olan tüm "yurdum insanı" bunu fark etmekte gecikmemişti. CTP’nin Türk Hükümetleri ve devlet kurumlarıyla sağlıklı bir ilişki kurmakta zorlanması sonucu, iç siyasetteki sözde sistem karşıtı Sendika, Sivil Toplum Örgütleri ve azınlık grupların taleplerine cevap veremez duruma gelmesi, ki bu taleplerin sistemin sonunu getirmek bir yana sisteme bağımlılığı zorunlu kıldığı düşünülürse, CTP’nin sistemin çarkları tarafından dışlanması kaçınılmaz olacaktı. Bu noktadan sonra CTP sisteme uymaya, değişmeye UBP ile aynılaşmaya başlamıştır. 

Bu arada sistemi içine sindirmiş UBP Lideri Dr. Derviş Eroğlu ortaya çıkar ve sistemin bozulan çarklarını çalıştırma propagandasıyla seçimleri UBP’ye kazandırır. Hatta bu sistemi besleyen konumundaki halkımızın çoğunluğu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde neredeyse hiç konuşmayan Dr. Derviş Eroğlu’nu yeni Cumhurbaşkanı olarak seçer. Rauf Raif Denktaş’ın vefatına kadar su yüzüne çıkmayan Sistemin sahipsizliği Denktaş’ın vefatından kısa süre sonra su yüzüne çıkar. 

Denktaş'ın vefatından sonra KKTC'de sistem tamamen çıkar gruplarının eline teslim olmuştur. Denktaş'tan önce de var olan bu gruplar Denktaş'ın karizmatik liderliği sayesinde dizginlenebilmekteydi.  AK Parti hükümetleri Denktaş'ın vefatından sonra KKTC'de yaşanan talan, yalan ve rant düzeninin ayyuka çıkmasıyla KKTC'ye maddi destek konularında oldukça titiz davranmaya başlamıştır. Bu bizler için aslında büyük bir sevap olarak görülmelidir. Esasında bakıldığı zaman AK Parti idarecileri bizlere kırk yıllık çarpık düzenin çökmesi ve gerçekle yüzleşmek için büyük bir fırsat sunmuştur. Türkiye artık KKTC'yi daha iyi analiz ediyordu. Fakat Denktaş'ın vefatından sonra kötü yönetimlerin yalanları, hamasetle hareket etmeleri, iftiraları, çıkar gruplarının dizginlenememesi ile ülkede yıkım baş göstermiş, Türkiye ile saygın bir ilişki kurmakta zorlanılmıştır. Dahası Denktaş'tan sonra Kıbrıs Türk siyasetinde sağ partilerin  artık Türk kamuoyunda sevgi ve saygınlığıyla yer edebilecek, bir Lideri de yoktu. 

Bu arada sistemin elinden kaydığını gören Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu dâhil her kesim bir değişimden bahsetmeye başlamıştır. Türk hükümetine her fırsatta KKTC’deki sisteme baş olabileceğini kanıtlama peşinde olan Başbakan İrsen Küçük ise UBP içerisindeki çeşitli grupların ve Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun hedefi olur. Sayın İrsen Bey bu noktadan itibaren TC Hükümetinin her dediğini önünü ilikleyerek yapmaktadır. Bu durum KKTC'deki siyasilerin itibarını zedelerken, Türkiye'ye karşı da ciddi bir kesimin anti propaganda yapmasına zemin yaratmaktaydı. 

KKTC’deki yurttaşların hali gün geçtikçe kötüleşmektedir. Sistem hata vermeye başladığı zaman bu sistemi iyi bildiğini iddia edenler şimdi demokrasi kavramını gündeme getirmektedirler. Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu Kıbrıs TV’de 10 Ekim 2012 tarihinde Sayın Reşat Akar’ın sunduğu Son Durum programında neler söylüyor: “Parti içi bir yarışta delegelerin bu kadar tedirgin edilmesi doğru değil ülkede sanki bir genel seçim havası yaratıldı; tehditler ve baskılar var ki genel seçimlerde bile bu kadarı olmaz.”2 Burada Sayın Cumhurbaşkanı’nın genel seçimlerde tehdit ve baskıların olduğu yönündeki itirafı bence her şeyden önemlidir. Çünkü sistem bu zemine bina edilmişti ve şimdi Sn. Denktaş’ın yokluğunda çıkar gruplarını dizginlemek hiç kolay değildi. Ayrıca Türkiye hükümetiyle KKTC’deki her bir çıkar grubu çeşitli boyutlarda kontrol dışı ilişki kurmaya çalışmaktadır. Ülke siyasetine istikrarsızlık hâkim kılınmakta, bu yeni kaotik kriz ortamında kazanan bu çıkar grupları olmaktadır. 

Bu bağlamda bugün gerçekleşecek UBP kurultayı ülkemizde 1975 yılından günümüze gelene kadar oluşturulan Sistemin, Denktaşsız ne hallere düştüğünün görülmesi açısından çok önemlidir. Zira rahmetli çok karizmatik bir Lider ve gerçek bir Türk Milliyetçisiydi. Bu da Türk hükümetlerinin Kıbrıs’ta atacakları her adımda O’nu dikkate almalarını gerekli kılıyordu. Bugün Denktaşsız “System Error” veriyor. Kuzey Kıbrıs istikrarsız bir siyasal ortama sürükleniyor. 




1Özter, Lütfi, “Ulusal Mücadelede Denktaş” Özyurt Matbaacılık Ltd. Şti. Haziran 2004, Ankara, S:226
2 http://www.youtube.com/watch?v=8vybSU1YorE,