3 Haziran 2013 Pazartesi

CTP-BG NE YAPMALI?

Naim PINAR

CTP-BG NE YAPMALI?
Saray Otel, 27 Aralık 1970 tarihinde bir grup demokrat aydına ev sahipliği yapar. Bu demokrat aydınlar, iki yıldır devam eden çabalarının sonucunda, halkın yararına çalışacak bir siyasal partinin kuruluş bildirgesini buradan duyurur, halkına… Yeni partinin ismi bile kesin değildir. Fakat partinin halkı ezenlere ve hamasetle uyutup soyanlara karşı kesin bir muhalif tavrı vardır. Gençlere önem veren, Kıbrıs Sorunu’nun bir an önce bitmesini isteyen, üreten bir toplum düşleyen aydınlar, cesaretle baştaki Kıbrıs Türk Yönetimi Yürütme Kuruluna (Liderliğe) karşı oldukça sert eleştirilerde bulunurlar. 25 Aralık 1970 tarihli “Savaş Gazetesi”nde, hazırlık çalışmalarını yürüten ekip, parti adı olarak “Cumhuriyetçi Türk Partisi”, “Demokrat Türk Partisi” ve daha başka isimler üzerindeki kesin kararlarını 27 Aralık 1970 pazar günü yapılacak kuruluş toplantısında açıklayacaklarını bildiriyorlardı. Açıklamada, aynı gün yapılacak kurucular toplantısında parti tüzüğü ile parti programı tespit edilip, genel kurula kadar partiyi idare edecek Parti Meclisi seçilecek ve toplantı sonunda bir bildiri yayınlanarak halka açıklamalarda bulunacak denmekteydi. 1



Yeni partinin liderliğini üstlenen Av. A. M. Berberoğlu “Savaş Gazetesi”ne verdiği mülakatta şöyle diyordu: “Siyasi Partinin kuruluşu ile Kıbrıs Türk Toplumuna çok önemli bir hizmette bulunacağımıza inanıyorum. Toplumumuzun böyle bir örgüte sahip olmanın huzur ve gururunu duyacağından eminim. Kıbrıs Türk Toplumu bu siyasi aşamaya çok evvelden layıktı. Her sahada olduğu gibi olağanüstü hal dolayısıyla bu gelişme gecikmiştir. Demokratik düzenin kökleşmesi, Toplum ve kişi haklarımızın en kısa zamanda gerçekleştirilmesi amaçlarımızın başındadır. Toplumumuzun var olma mücadelesinde ve gelişme direnmesinde bize sırt çevirenlere ve bu kişilerin tutumlarına kıymet vermeden doğru bildiğimiz yoldan ayrılmayacağız. Tek parti rejiminin karşısındayız. Kuruluşumuzdan sonra, görüşlerimizi paylaşmayan çevrelere mensup kişilerin de birleşerek ikinci bir siyasi parti kurmalarını olumlu karşılayacak, bundan kıvanç duyacağız. Aydın çevrelerle, işçilerimizle, köylümüzle, esnafımızla ve bilinçli gençliğimizle el ele vererek ortak bir cephe kurmayı gerçekleştirmek yönünde çaba sarf edeceğiz. Toplumumuzun huzur ve refah içinde, geleceğinden emin olabileceği bir düzende yaşamasını sağlamak asıl gayemiz olacaktır.”2 Berberoğlu’nun sözcülüğünü yaptığı demokrat aydın grup, toplumsal sorunlara değinmekte, diktatörlük rejimine dönüşen liderliğin adeta önüne dikilmekteydi. 27 Aralık 1970 Pazar günü gelip çattığında, değişimden, ilerlemeden ve demokrasiden yana olanların partisi ilan ediliyordu. Artık siyasi tarihimizde demokrasi, değişim ve ilerlemenin adresi olarak “Cumhuriyetçi Türk Partisi” adı hep yazılıp çizilecekti. Peki ama CTP kurulduğunda sol bir parti miydi? Tabi ki ideolojik olarak sol bir parti değildi. Fakat Sol’un felsefesi açısından kesinlikle bunu içinde barındırmaktaydı. Cumhuriyetçi Türk Partisi, iki yıllık sancıdan sonra bir pazar günü, Saray Otel’de siyasal yaşama şu bildiriyle merhaba diyordu: “27 Aralık 1970 tarihinde kurulan Cumhuriyetçi Türk Partisi, Aziz Kıbrıs Türk halkına programının önemli prensiplerinden bazılarını duyurmakla kıvanç duyar. 1- Cumhuriyetçi Türk Partisi: Batılı anlamda demokratik düzeni; insan şeref ve haysiyetine yaraşır, yurttaşın düşünce, hareket ve vicdan hürriyetine saygılı, faziletli, ileri bir toplum düzeni olarak kabul eder. 2- Cumhuriyetçi Türk Partisi: Kadın ve erkek her Türk’ün ileri ve müreffeh bir hayat düzeyine ulaşmak için, halinden ve geleceğinden emin olarak, bütün imkânlarını serbestçe kullanmasını, halk egemenliği, hukuk devleti, sosyal adalet ve güvenlik esaslarına dayanan milli değerlerden kuvvet alan demokratik bir toplum düzeninin gerçekleşmesini ve Anavatan Türkiye ile her sahada daha yapıcı ve daha sıkı ilişkilerde bulunmasını amaç bilir. 3-Cumhuriyetçi Türk Partisi: Devlet idaresinin, Türk toplumuna anlaşmalarla tanınan bütün haklar mahfuz kalmak şartıyla, Kıbrıs’ta iki milli toplumun ortaklık esasına dayanması gerektiğine inanır. 4- Cumhuriyetçi Türk Partisi: Milliyetçiliği, Türk toplumunun bütünlüğünü ve bunun dayandığı milli ruh ve bilinci yaratmak ve korumak anlamına alır. 5- Cumhuriyetçi Türk Partisi: Devrimciliği, daima değişen dünya ve memleket şartları karşısında hayatın güvenlik içinde yükseltilmesi, Türk toplumunu her bakımdan ileri bir düzeye eriştirmek ve Atatürk devrim ve prensiplerini özenle korumak anlamına alır. 6- Cumhuriyetçi Türk Partisi: Toplumumuzu iktisaden kalkındırmak gereğine ve her sınıfın yaşama şartlarının sosyal adalet ve güvenlik içinde yükseltilmesine dayanan sosyal düzen ve sosyal demokrasi prensiplerinin eksiksiz uygulanmasını ister. 7-  Cumhuriyetçi Türk Partisi: Devlet idaresinde tarafsızlığın esas olduğuna inanır. 8- Cumhuriyetçi Türk Partisi: Memurların gerek hizmete alınmasında gerek hizmet içindeki terfiinde, her türlü siyasi etkiden uzak kalınarak liyakat ve ehliyetin esas tutulmasından yanadır. 9- Cumhuriyetçi Türk Partisi: Kanun koruyuculuğundan yoksun işçi bırakmamayı ve emeği sömürüden korumak için gerekli tedbirlerin alınmasını amaç bilir. 10- Cumhuriyetçi Türk Partisi: Milli gelirimizin önemli bir kısmını meydana getiren zirai üretimin öncelikle artırılmasını ve pazarlanmasını, varlığımızın devamı için zaruri sayar. 11- Cumhuriyetçi Türk Partisi: Toplumumuzun ekonomisinin gelişmesi için ön planda küçük sanayi tutulmak üzere sanayileşmeğe büyük önem verir. 12- Cumhuriyetçi Türk Partisi: Olaylar nedeniyle göçmen durumuna düşmüş vatandaşlarımızın uğradıkları zarar ve ziyanın en erken bir zamanda karşılanması ve her türlü güvenlik tedbirlerinin alınarak yuvalarına dönmelerini ve tüketici durumdan üretici duruma geçmelerinin sağlanmasını gerekli görür. 13- Cumhuriyetçi Türk Partisi: Yüksek öğrenim gençliğini düşman kamplara ayıracak ve gençleri birbirine düşürecek her türlü davranışlara karşıdır. Gençlerimizi Atatürk prensiplerine bağlı bir bütün olarak kabul eder ve bu şekilde eğitmeği görev sayar.” 3
CTP’nin kuruluş bildirgesi yukarıdaki 13 maddelik metinden ibarettir. Bildiride, hemen dikkat çeken “Anavatan” ve “Milliyetçilik” gibi kavramların kullanılmış olmasıdır. Fakat hemen belirtmek gerek ki, bildiri “Devrimcilik”, “Demokrasi”, “Sosyal Adalet”, “Tarafsızlık”, “Liyakat ve ehliyetli kişilerin memur alınması”, “Sendikalaşma”, “Sanayileşme”, “Üreten toplum” ve “Gençliğe” büyük önem vermektedir. Kısaca yeni kurulan parti, Kıbrıslı Türklere değişimin kaçınılmaz olduğunu bildirmekteydi.  Aradan yıllar geçmiş ve CTP’nin demokrat aydın kurucularının önem verdiği gençlik partide etkin rol oynamaya başlamıştır. O günlerin yüksek öğrenim gençliği, partinin değişimden yana felsefesinden yararlanarak partiyi dönüştürmüş ve CTP artık 1980’lere gelindiğinde “Sosyalist” çizgiye daha yakın bir konuma gelmişti. Yıllar geçmiş 2000’li yıllara gelinmiş, o günün yeni partisi bugünlerin köklü partisi olmuş ve dahası artık “Sosyalist Enternasyonal”e üye olmuştur. Yani partinin sosyalist değerlerin dışında hareket etmesi, artık hem emek çevrelerini hem de “Sosyalist Enternasyonal”e üye partileri de ilgilendirmektedir.
Geçmişten günümüze solcu ve sağcı kavramı çok farklı anlamlar kazanmıştır. Değişmeyen tek şey solun felsefesi olmuştur. ilk kez siyasal literatüre sol ve sağ ayrımı, 1789 Fransız Devrimi öncesi girmiştir: Burada devrim öncesi kurulan Fransız Konvansiyon Meclisi’nde başkana göre sağda oturan temsilciler ki bunları kral seçmekteydi, sağcı, halkın seçtiği ve başkana göre solda oturanlar ise solcu, yani burjuvazi solu temsil etmekteydi. Zira o zamanlar sağda oturanlar; ruhban sınıfı ve aristokratlar statüko yanlısı, gerici kesimdi. Burjuvazi ise çağının ilerici, devrimci kesimini temsil ediyordu. Sol ve sağ kavramının ilk ortaya çıkışı böyleydi. Fakat solu temsil eden burjuvazinin kralı devirerek (1789) yönetimi ele geçirmesinden 60 yıl sonra halkın haklarını, ilerlemeden, değişimden yana devinimini savunanın burjuvazi olmadığı görüldü. 1848’de Karl Marks’ın ortaya attığı değerler manzumesine göre artık burjuvazi, sağın temsilcisiydi. İlerici rolü son bulmuş, gerici konuma düşmüştü. CTP’nin 22. Olağan Kurultayından önce araştırmacı, yazar Dr. Nazım Beratlı, “CTP De Değişmeli Ama Ne?” adıyla parti içine yönelik yazmış olduğu kitabında bakın sol-sağ kavramları üzerine ne diyor: “…Sol herhangi bir politik hareketin üzerine alıp, sonsuza kadar taşıyacağı bir niteleme değildir. Tarihin herhangi bir döneminde, ilerlemeye, halkın genel çıkarlarına, daha genel bir deyimle, refah ve özgürlüğün eşit dağılımına yönelik politikaları savunan ve uygulayan politik güçlere sol: mevcut durumun korunması için mücadele eden, statükodan çıkarı olan güçlere de sağ denilmektedir. Ve görüldüğü gibi bu da göreceli bir kavramdır. Dün solcu; bugün sağcı olmak mümkündür. Ayraç, ilerlemeden, değişimden yana olmak veya olmamaktır.” 4
Solcu olmak veya sağda kalmak işte Beratlı’nın “Ayraç, ilerlemeden, değişimden yana olmak veya olmamak” diye özetlediği sol felsefe CTP’nin kuruluşunda mevcuttu. Fakat yıllar içerisinde yaşanan iktidar dönemleri ve parti içerisindeki çeşitli eksikliklerden toplum nezdinde CTP, ciddi yara almıştır. Bugün sömürünün niteliği ve Marks’ın Proletarya tanımı boyut değiştirmiştir. Değişmeyen tek şey değişimin kaçınılmaz olduğu gerçeğidir. CTP’nin kuruluş bildirgesinde ilerlemeden yana, değişimden yana ruhu hissedersiniz. O günlerde yüksek öğrenim gençliğine kucak açan parti, değişimden yana felsefesini hiç kaybetmemiştir. Fakat sosyal adalet, sömürüye karşı mücadele gibi sosyalist ideolojinin var olma mücadelesinde zaman zaman eleştirilere hedef olmuştur. CTP, bugün 43 yıllık tecrübeyle bir kez daha iktidar olmaya hazırlanıyor. Bu kez, iktidar olmadan birçok çevrenin eleştirilerini üzerinde topluyor: Akademisyenler, sendikalar ve sivil toplum örgütleri, değişimden, ilerlemeden ve sosyalist politikalardan bahsetmeyen bir CTP, ayracın sağında kalacak diyorlar.
CTP-BG’nin her kademesinde görev almış olan Ferdi Sabit Soyer, 17 Mayıs 2013 tarihli Havadis Gazetesine verdiği mülakatta, CTP kurultayına yönelik adaylığı ve çeşitli konularda açıklamalarda bulunmuş, CTP-BG’nin kurultaydan önce iktidara gelirken halka ne yapacağını anlatmasının gerekliliğinden bahsetmişti: “Örneğin hangi daireler birleştirilecek, özerkleştirme politikamız ne olacak, kamu verimliliği için ne yapılacak bunları anlatmak gerek…”  demiştir.
Değişimden yana, halkın yararına iktidara aday olunacaksa, bunun somut, sosyalist politikalar şeklinde ortaya konması gerekmektedir. Yoksa UBP’nin yapmış olduğu, anti demokratik uygulamaları düzeltmek, halkın refahını ve özgürleşmesini sağlamaya yetmez. Asgari ücretle geçinmeye mahkûm olan özel sektör emekçilerinin yaşamlarını sürdürmek için çektikleri, gerek psikolojik gerekse de ekonomik sıkıntılara nasıl çareler üretilecek. Örneğin EL-SEN ile görüşülüp, iktidar döneminde birlikte ortaya konacak bir proje açıklanamaz mı? Ücretsiz sağlık, ücretsiz eğitim için ne yapılacağı anlatılamaz mı? Sosyalist değerler ve CTP’nin kuruluşundaki değişimden, ilerlemeden yana ruh bunları yapmaya yeter de artar.  
Sarhoş oldum da
Seni hatırladım yine;
Sol elim,
Acemi elim,
Zavallı elim!

Orhan Veli Kanık


Dipnotlar
1 Girne Milli Arşivi, Savaş Gazetesi, 25 Aralık 1970, Sayı:93, Sayfa: 1
2 AGE, Sayı:3, Sayfa: 1
3 Girne Milli Arşivi, Savaş Gazetesi, 1 Ocak 1971, Sayı:94, Sayfa: 1-4
4 Beratlı, Nazım, CTP De Değişmeli Ama Ne?, Işık Kitabevi, Birinci Baskı, Haziran 2009, Lefkoşa, Sayfa: 5



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder