12 Ocak 2014 Pazar

DOME HOTEL’İN RUHU

Naim PINAR
DOME HOTEL’İN RUHU
Kıbrıs’ın en güzel yerleşim yerlerinden Girne’nin kalbinde eşsiz konumu ve tarihi kimliğiyle dikkat çeken Dome Hotel. Son yıllarda Kıbrıslıların ismini gururla söyledikleri elde kalan iki üç kurumdan biri, sendikal direncin ilk ve tek başarı gösterdiği mücadelesi…
***
Birçoğumuzun Dome Hotel’in tarihiyle ilgili bilgisi ya kısıtlı ya da yanlış itikatlar üzerine bina edilmiştir. Kıbrıslı Elenlerin bile birçoğunun bu tarihi hotelimizin nasıl yapıldığına dair dedikodu ve yanlış kanaatlerle bezenmiş yorumlar yaptığına bizzat şahit oldum. Kıbrıslı Türklerin birçoğunun ise farklı farklı bilgilere sahip olduğunu görüyoruz. Kimine göre zengin Kıbrıslı Elenin kurduğu bir hotel, kimilerimize göre ise ilk hotelini yaparken kazılarda çıkan bir definenin sayesinde zenginliği bulan bir adamın mirasıydı Dome Hotel…
***
Dome Hotel’in ilk sahibi olan Kıbrıslı Elen Costas Charalambous veya daha bilindik ismiyle Catsellis. Costas, 33 yaşında hayatın çetin yollarından geçmiş, Birinci Dünya Savaşı devam ederken fakir yaşamına son vermek için gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nde New York ve New Jersey’de önce bulaşık yıkayarak iş hayatına atılır, kısa sürede mutfakta aşçı olarak çalışmaya başlar. Daha sonra gönüllü olarak ABD ordusunda bir yıla yakın görev yapar. 1920’lerin başında Kıbrıs’a geri dönen Costas, hayatını birleştireceği Eleni Stavri Votti ile tanışır. Fakat Eleni’nin ailesi kızlarının ABD’ye gitmesini istememektedir. Fakir bir aileden gelen Costas’ın kaynanasına -burada kalırız ama deniz kenarındaki evinizi bize vereceksiniz- teklifi olumlu sonuçlanınca genç girişimci ABD’deki iş hayatındaki deneyiminden yola çıkarak küçük bir pansiyona çevirdiği evlerine “Sea View” ismini vererek ilk işletmesini kurar. Fakat ilk aşamada işler yolunda gitmez. Yabancı misafirler gelişmiş Avrupa standartlarında hizmet talep etmektedir. Costas’ın ise imkânları kısıtlıdır: Bu tarihler Costas’ın “Sea View” adını verdiği basit konuk evinin soğuk içeceklerini soğutmak için bile bahçesinde bulduğu kuyuya indirmek zorunda kaldığı, ilkel yöntemlerle boğuştuğu bir dönemdir. Bu zor koşullarda Costas’ın en güçlü dayanağı ve yardımcısı eşi Eleni olmuştur. Kısa bir süre sonra bu küçük işletmenin kapasitesini artırarak hemen yanındaki araziye daha büyük, yeni “Sea View” hotelini inşa etmeye başlar. 1926’da hizmete giren bu yeni “Sea View” nam-ı diğer Catsellis’in Dome Hotel’i kurmadan önce inşa ettiği son küçük işletmesiydi. Girne’de ilk taksinin 1924’te ortaya çıktığı dikkate alındığında Catsellis’in 1926’da işleri yavaş yavaş rayına oturttuğu görülür.
***
İngiliz Yüksek Komiserinin sevgisini ve beğenisini kazanan Catsellis’in yeni işletmesi İngilizler yanında yerli halkın da beğenisini kazanacaktır. Bu dönemde turizm alanında da işlerin iyiye gitmesi Catsellis’in emeğinin karşılığını almasına yardımcı olacaktır. İngiliz Vali’nin özel olarak her zaman yemeğe geldiği bu güzel manzaralı yer iyi gelir getirmeye başlar. Bu bölgeye artık yerli halk tarafından turistlere satılmak üzere Lefkara işleri ve çeşitli geleneksel ürünler de getirilir olmuştur. Costas Catsellis için “Sea View” bir turizm eğitim okulu niteliği taşımaktaydı. Artık Catsellis 1928’de yeni ve büyük bir hotelin temellerini atmaya başlar. 1930 tarihine geldiğinde ismini Esentepe’nin üstündeki kubbeli kilise Antiphonitis’den esinlenerek “Dome” (kubbe NP) olarak belirlediği tüm Kıbrıslılar için önemli bir anlam ifade edecek olan hotelini hizmete açar. İngiliz mimar Carol’un Bzyantine tarzında yaptığı hotel kısa sürede ünlenir ve sadece bölgenin değil tüm Kıbrıs’ın en önemli, en güzel konuma sahip hoteli olur. 1
***
Daha sonraki yıllarda gittikçe gelişen Dome Hotel, Catsellis’in 1939’da batı cephesine yaptığı ek bölümle daha kapasiteli bir hale gelir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Kıbrıs’a sığınan Yahudi göçmenlerinin zengin zümrelerine de ev sahipliği yapan hotel, 1945 sonrası en parlak dönemlerini yaşamaya başlar. Dome Hotel 1950’li yıllarda artık 150 yatak kapasiteli, kaliteli hizmet veren Kıbrıs çapında en önemli hotellerden biri haline gelir. Mısır Kralı Faruk’un akşam yemeklerini Dome’un muhteşem manzarasına bakarak yediği bilinmektedir. O dönemlerde hotel Catsellis’in iyi ilişkiler kurduğu İngiliz Yüksek Komiseri’nin de değişmez mekânı olur.
***
Dome Hotel’in kuruluşundan 1960’lı yıllara kadar geçen sürede sadece bölgenin değil aynı zamanda Kıbrıs’ın da en gözde hoteli olur. 1974 yılına gelinirken hotel artık eski cazibesini kaybetse de tarihi ruhunu ve misyonunu kaybetmez. O, bir kez Kıbrıslıların kubbeli hoteli olmuştu. Artık onu herkes kubbeli hotel olarak biliyor ve seviyordu. Birçok konuğunun ilk aşkı, evliliği ve aile mutluluğuna ev sahipliği yapmıştı kubbeli hotel. 20 Temmuz 1974 askeri müdahalesinde ise bu kez Kıbrıslı Elen esirlerin korku ve endişelerinin sığınağı olmuştu. Yine bir tarihi olayın başrolünde o vardı. 1974 sonrası Vakıflar İdaresine devredilen Dome Hotel, kısa sürede seçkin misafirlerini ağırlamaya başlar. Kuzey Kıbrıs’taki en seçkin hotel olarak kısa sürede konuklarının gözüne girer. Birçok etkinliğe, protokole, düğüne ve toplantıya ev sahipliği yapmaya devam eder.
***
Son yıllarda adını sadece Kıbrıs gazetelerine değil, Türkiye’nin seçkin medya kuruluşlarına da yazdırmayı başaran Dome Hotel, ne olmuştu ki; Can Dündar gibi usta kalemlerin övgü dolu yazılarına konu olmayı başarabilmişti. Otel, 1990 yılında patlak veren Körfez Krizi sırasında ciddi sıkıntılar yaşamış, o günlerde nerdeyse tüm sendikaların krize rağmen hükümetten medet umarak, kim ne kadar bağırırsa o kadar hak felsefesine dayanan politikaları ile başlattıkları Beyaz Mantin eylemi ve protestolarına karşın Dome Hotel emekçilerinin örgütlü olduğu Turizm Emekçileri Sendikası bu eylemlerin çok fayda getirmeyeceğini anlayıp plan ve proje üreterek sıkıntıların aşılacağını görmüştü. O günlerde 13 tane Dome Hotel emekçisinin işten durdurulması gerektiğini savunan Vakıflar yönetimine karşın Turizm Emekçileri Sendikasının söz konusu 13 arkadaşlarının maliyetini hesaplayarak tüm Dome Hotel personelinin maaşlarında yapılan düzenleme ile işlerinde kalabileceklerini ortaya koymaları ve yönetime alternatif öneriyle gitmeleri sayesinde bugün o kişilerin bazıları emekli olabilmiş, bazılarıysa hotelin çeşitli bölümlerinde müdür muavini görevine gelebilmiştir. Bu Turizm Emekçileri Sendikasının ülke şartlarında ortaya koyduğu farklı bir sendikacılık anlayışıydı. Dome Hotel’in dayanışma ruhu 1997 yılında yeniden yaşanan ekonomik krizle ortaya çıkacaktı. 1997 yılında bu kez yaşanan ekonomik krize çare olarak Vakıfların yönetimi Dome Hotel’in özelleştirilmesini gündeme getirmiş, hatta Besim Tibuk’un NET Holding’i ile ön anlaşma bile imzalanmıştı. Fakat Dome Hotel emekçilerinin örgütlü olduğu sendikaları daha önce yaşananlardan aldığı ders ve farklı sendikal duruşuyla Türkiye’den gelen Türk-İş uzmanlarıyla bir dizi çalışma yaparak hemen farklı bir proje ortaya koyup dönemin Başbakanı Derviş Eroğlu’na çıkarak projelerini anlatır. Alternatif proje yanında Dome Hotel’in Kıbrıslı Türkler için sadece gelir-gider dengesinden ibaret olmadığını, buranın sahiplenilmesinin Kıbrıslı Türkler için birçok anlam ifade ettiği ortaya konur. Başbakan’ın Körfez Krizi sırasında birçok sendika isyan ederken bu arkadaşların projeleri ve alternatif önerileriyle geldiğini hatırlaması ve sözüne güvenilir bir sendika olduğunu söylemesi üzerine Vakıflar idaresi ile ortak bir koordinasyon kurulu kurulur. İlk yıllarda bu kurulun ortak aldığı kararlara uyularak sendika Dome Hotel’in yaşaması ve işleyenlerin mağdur olmaması için fedakârlık yaparak herkesin maaşından kesintiler yapılır, kıdem tazminatları işe yeni başlar gibi yeniden düzenlenir ve Dome Hotel yoluna devam eder. Fakat 2000’li yıllara gelindiğinde her seçim döneminin hastalığı nüksederek Vakıflar idaresi buraya 40 kişi istihdam eder. Sendika bu anlayışın Dome Hotel’i iflasa götüreceğini anlatır fakat Vakıflar idaresi anlaşmayı ihlal ederek bu istihdamları yapar.
***
Dome Hotel’de düzgün çalışan çarklar yeniden kötü idarecilerin ve siyasetin kurbanı olur. Bu şişirme kadrolar ve idarenin plansız hareketi 2008 yılına gelindiğinde tarihi Dome Hotel’in yeniden zarar eden bir kurum olmasına neden olur. 2008’de 3 trilyon zarar açıklayan Vakıflar idaresi bu kez yine kolay yolu seçerek Dome Hotel’i Ozan Ceyhun Bey’e uzun vadeli kiralamayı gündeme getirir. Fakat Turizm Emekçileri Sendikası Başkanı Bayram Karaman’ın öncülüğünde uzun bir mücadele deneyimi edinen emekçiler bunu kabul etmez. Hotel’in iyi idare edilmediğini ortaya koyup yönetim anlayışının hatalarını vurgulayarak Sendika öncülüğünde kurulacak yeni yapıyla çalışanların hissedar olacakları bir projeyle 10 yıllığına Dome Hotel’in yönetimine talip olduklarını açıklarlar. Bu projeye hayır diyemeyen Vakıflar İdaresi çok ağır şartlarla bir anlaşma imzalanmasını önerir, buna rağmen emekçiler Kubbeli hotelin yaşamasını ve Kıbrıslı Türklerin gururu olmasını sağlarlar. Anlaşma kimilerine göre akıl karı değildi, zira çalışanlar ürettikleri kadar gelirle 3 trilyon borcun altına girmek bir yana dursun elde edilen gelirle maaşlarını alacak ve kalanla da yatırım yapabilirse yapacaktı.
***
Turizm Emekçileri Sendikasının, yönetimi çalışanlarla ortak olarak paylaşması sonucunda kısa sürede bir devrim gerçekleşmiş ve onca yıllık idarecilerin yapamadığı yapılarak 3 trilyonluk borç kapatıldığı gibi otel kara geçirilerek yatırım bile yapmaya başlamıştı. Dome Hotel Yönetim Kurulu Başkanı Bayram Karaman ile yaptığım söyleşide hotelin yıllardır nasıl ihmal edildiğinin en çarpıcı örneği olarak şu cümlesi oldukça dikkat çekiyordu; “Catsellis’den kalan 40 yıllık battaniye ve su depolarını bile biz değiştik”. Bugün birçok kurumumuz zarar ettiği için özelleştirme tehdidi ile karşı karşıya bırakılıyor. Özellikle son yıllarda moda olan söylemler Kıbrıslıların bu işleri yapamadığı ve özelleştirmenin bazı kurumlarımız için şart olduğu yönündedir. Kaderin cilvesine bakın ki Dome Hotel’in Türkiye medyasında çıkan yönetim anlayışı ile ilgili yazılarından sonra Dome Hotel’i ziyaret eden siyasetçi Murat Karayalçın rahmetli Bülent Ecevit’in de Türkiye’deki kurumlar için böyle bir projeyi zamanında gündeme getirdiğini fakat bunun hayat bulmadığını söyledikten sonra burada bunun nasıl başarıldığını öğrenmek istediğini söylemesi oldukça manidardır. İlk kez Türkiye’den bir siyasetçi Kıbrıslı Türklerin kurduğu bu örnek işletmeyi öğrenmek istiyordu.


***
Dome Hotel, bilinenin aksine varlıklı olmayan bir Kıbrıslı Elen tarafından alın teriyle kurulmuş, bu ruhla yoğrulmuştu. Yıllar içerisinde birçok badire atlatan kubbeli hotel önemli şahsiyetler yanında önemli insani duyguları da beraberinde yaşamış bir mekândı. Kaderin cilvesi mi dersiniz emeğin zaferi mi dersiniz, ne isterseniz onu diyebilirsiniz fakat bu tarihi hotelimizin içerisinde emek veren emekçiler en az kuruluşundaki kadar alın teri ile kuruma hayat vermekte ve tüm Kıbrıslılar adına da burayı yaşatmayı bilmektedir. Costas Catsellis’in alın teriyle zaman içerisinde geliştirdiği kubbeli hotel için emek ve alın teri sanırım mekânın ruhuna uygun düştüğünden emekçilerin elinde 1950’lerdekinden bile parlak bir dönem yaşamaktadır. Dome Hotel’in tarihi ve durumu hakkındaki bilgilerin siz değerli Poli okurlarına ulaşmasında bilgileriyle katkı sağlayan Mete Hatay ve Bayram Karaman’a teşekkür etmeyi bir borç bilirim.

Dipnotlar
1 Catselli, Rina, Kyrenia, Flower Show Edition, 125-128

2 Fotoğraflar; Girne Milli Arşivi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder