13 Ocak 2013 Pazar

S.N.A.P


Naim PINAR
naimpinar@gmail.com

S.N.A.P  
ABD Ordusu, FBI, CIA başta olmak üzere birçok ülkede profesyoneller ve hükümet yetkilileri tarafından kullanılan Stratejik Dolaylı Analiz ve Profil  (S.N.A.P ); beden dili, sezgi veya tahminlere dayanmayan, psikoloji temelli bir sistemdir. Bu sistemi siz değerli okuyucularımıza biraz anlatarak, bizim siyasetçilerin analizini sizlerin takdirine sunmak istiyorum.
İnsanların güven seviyelerini ölçmek, doğru mu, yalan mı söylediğini anlamak için bazı fiziksel işaretler değerlendirilir. Beynimizdeki sinir uçlarının iletişiminden doğan bu istek dışı hareketler bizleri ele vermektedir. Yaygın şekilde bilinen güven işaretleri; gülümseme, göz teması ve avuçların gösterilmesi vs. Fakat bu güven işaretleri kolayca taklit edilebilmektedir. Biz ise gözlemlemesi kolay ve taklit edilmesi neredeyse imkânsız olan daha karmaşık bazı etkenlere bakacağız.

Kişinin son derece aşırı rahatsız olduğu korku durumlarında, iki önemli davranıştan birini gözlemlersiniz: Ya duygusal açıdan son derece tetikte olduğu için gözleri fıldır fıldır döner ve dikkati kolayca dağılır ya da donup kalır ve tam aksini yapar. Bilindik ‘araba farında donup kalan tavşan’ benzetmesi tam bir örnek olabilir. Kişinin çok az kontrol edebildiği diğer istem dışı tepkiler ise; yüzün kızarması veya sararmasıdır. Nefesin hızlanıp hızlanmadığına, terlemenin artıp artmadığına bakın. Buna ek olarak bu denli korku içindeki kişiler, kendini sakinleştirmek için nefesini kontrol altına almaya çalışır. Sakinleşme çabaları derin, rahatça duyulabilir nefes alıp vermeler olarak gözlemlenir. Seste veya vücutta titreme meydana gelir. Karşınızdaki kişi ellerini gizliyorsa, kontrolsüzce titrediklerini görmenizi istemiyor olabilir. Sesi çatlayabilir ve konuşmakta zorlanabilir. Kişi gerginken yutkunma zorluğu ortaya çıkar. Örneğin; üzüntü veya korku ifade etmek isteyen film oyuncuları genellikle bu davranıştan yararlanırlar; böylece ifade ‘boğulur’. Boğazını temizlemek de gerginlik işaretidir. Endişe, boğazda balgam oluşmasına yol açar. Kalabalık karşısında konuşurken heyecanlanan konuşmacı, genellikle başlamadan önce boğazını temizler. Ses değişiklikleri de önemli bir veridir. Kişi gergin olduğunda, diğer tüm kaslar gibi ses telleri de gerilir ve kişinin daha yüksek sesle konuşmasına neden olur. Bu açıdan bakıldığında son zamanlarda Başbakan İrsen Küçük ve Maliye Bakanı Ersin Tatar’ın yapmış olduğu avaz avaz konuşmalar veya seçimlerde hemen hemen her soru karşısında ‘araba farında donup kalan tavşan’ benzetmesindeki gibi Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu örnek olarak verilebilir.

Gelelim S.N.A.P sisteminin diğer bir analiz aracı olan ‘Gözlere’; gözler halk arasında ruhun aynasıdır. Fakat bilim dünyasında ‘beynin’ aynası olarak betimlenir. İnsanlar gergin olduklarında göz kırpma hızları artar. Gergin ve kendine güveni olmayan kişileri ortaya çıkartmak açısından göz kırpma eylemi önemli bir analiz aracıdır: 21 Ekim 1996’da yayınlanan bir Newsweek makalesinde, Boston Koleji’nden Nöropsikoloji Profesörü Joe Tecce, önceki seçimlerde Bob Dole ve Bill Clincton arasındaki başkanlık tartışmalarıyla ilgili olarak buna dikkat çekmişti: “Televizyona çıkan biri için normal göz kırpma hızı, dakikada 31 ila 50 keredir. Bob Dole ise dakikada ortalama 147 ve saniyede 3 kere gözlerini kırpıştırıyordu. Ülkenin dört yıl öncekinden daha iyi durumda olup olmadığını sorulduğunda, göz kırpma hızı dakikada 163’e çıktı. Clincton dakikada ortalama 99 kere göz kırpıyordu ve ergenlik çağındaki gençler arasında uyuşturucu kullanımının artmasıyla ilgili sorular sorulduğunda, en yüksek hızı 117 olmuştu. Profesör Tecce, 2000’den önceki son beş seçimde, göz kırpma hızı daha yüksek olan adayın seçimi kaybettiğine dikkat çekmişti”.

Bundan sonra, ülkemizdeki televizyon programlarına devamlı konuk olan siyasetçilere birde bu gözle bakmakta yarar vardır. Tabi burada, onlara soru soranların da tarafsız olması ve siyasetçilere güneş gözlüğü hizmeti vermemeleri şartıyla…
Bazen insanlar pozisyonlarını savunduklarında bile çökeceklerini bilerek, güçlü bir görüntü yaratmaya çalışırlar. Bugün’de ülke siyasetinde yaşanan tam da budur. Başbakan İrsen Küçük, UBP Kurultayı ile ilgili davanın sonucunu aslında kestirebilmektedir. Fakat pozisyonunu korumak için güçlü bir görüntü vermeye özen gösteriyor. Yapmış olduğu siyasetçi transferleri de bu amaçladır. Bu konuyla ilgili en güzel örnek;” Satış yapmak konusunda en kolay insanların, “Pazarlamacılara Hayır” gibi yazılar veya işaretler kullananlar olduğu söylenir. Bunun nedeni şudur: Bu insanlar, derinlerde bir yerde, bir pazarlamacı kendilerine ulaştığında, sattığı şeyi alacaklarını bilmeleridir”.
Şimdi de kişilerin gerçekte gözlerinden süzülen bilgilere, Milton tarzı hipnozun uzak akrabası olarak değerlendirilen NLP (Neurolinguistic Programming – Sinir Dili Programlama), aracılığıyla kişilerin düşünceleriyle ilgili önemli görüşlerin nasıl elde edildiğine bakalım: “Örneğin, gün içinde hayallere dalan bir kişinin başının hafifçe sağa yattığını ve gözlerinin sol yukarı baktığını hiç fark ettiniz mi (bu, sağ elini kullananlar için geçerlidir)? Bu konudaki genel durum ise: Kişi yukarı baktığında, görsel bilgi alıyor veya hatırlıyor demektir. Sağ elini kullanan biri yukarı ve sola bakıyorsa, geçmişteki bir olayı görsel olarak hatırlıyor demektir. (Sol elini kullanan biri için, bunun tersi geçerlidir.) Kişinin yukarı ve sola (sizin sağınıza) baktığını fark edersiniz, görsel bir imajı yeniden yarattığını anlayabilirsiniz. Genel olarak, sağ elini kullanan insanların çoğu, gözlerini görsel bilgi için yukarı, işitsel bilgi için karşıya, sözel bilgi ve duygular için aşağı, yapılandırılmış veri için sağa ve anılar için sola çevirirler”.

Bizim siyasetçileri, NLP (Neurolinguistic Programming – Sinir Dili Programlama) aracılığıyla teste tutmak usta medya mensuplarına düşmektedir. Fakat siyasetçilerimizin basında yer alan fotoğraflarından bile bu sınavı zor geçecekleri apaçık ortadadır. Konunun daha iyi anlaşılması açısından bir enstantaneyi siz değerli okuyucularımızla paylaşmanın yararlı olacağını düşünüyorum: “Yapmanız gereken ilk şey, karşınızdaki kişinin sağ elini mi, yoksa sol elini mi kullandığına dikkat etmektir. Ardından soru sormanız yeterlidir. Örneğin bunu sadece ilk arabasının rengini sorarak yapabilirsiniz. Cevabını aldıktan sonra, gerçek düşüncelerini anlayabilirsiniz. Mesela, iş arkadaşınıza, neden işe geç geldiğini sorduğunuzda “tam önümde kötü bir kaza oldu,” diyorsa, şöyle bir şey sorabilirsiniz: “Arabanın rengi neydi?” Eğer bilgi hatırlama yerine yapılandırmaya yöneliyorsa, yalan söylediğini anlayabilirsiniz.









İnsan evladının yaşadığı evrenin yaşı tam olarak bilinmemekle birlikte, yaklaşık 15 milyar yıl olduğu tahmin edilmektedir. İnsan yaşamı ise yaklaşık olarak 7 milyon yıl eskiye gitmektedir. Dilin sözcükleri üretmediği dönemlerden günümüze, “Göz” insanlığın gelişim sürecinin kaydedicisidir. “Gözler yalan söylemez, Gözler Beynin Aynasıdır”.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder