Naim PINAR
naimpinar@gmail.com
S.N.A.P
ABD
Ordusu, FBI, CIA başta olmak üzere birçok ülkede profesyoneller ve hükümet
yetkilileri tarafından kullanılan Stratejik Dolaylı Analiz ve Profil (S.N.A.P ); beden dili, sezgi veya tahminlere
dayanmayan, psikoloji temelli bir sistemdir. Bu sistemi siz değerli
okuyucularımıza biraz anlatarak, bizim siyasetçilerin analizini sizlerin takdirine
sunmak istiyorum.
İnsanların güven seviyelerini ölçmek, doğru mu, yalan
mı söylediğini anlamak için bazı fiziksel işaretler değerlendirilir.
Beynimizdeki sinir uçlarının iletişiminden doğan bu istek dışı hareketler
bizleri ele vermektedir. Yaygın şekilde bilinen güven işaretleri; gülümseme,
göz teması ve avuçların gösterilmesi vs. Fakat bu güven işaretleri kolayca
taklit edilebilmektedir. Biz ise gözlemlemesi kolay ve taklit edilmesi
neredeyse imkânsız olan daha karmaşık bazı etkenlere bakacağız.
Kişinin
son derece aşırı rahatsız olduğu korku durumlarında, iki önemli davranıştan
birini gözlemlersiniz: Ya duygusal açıdan son derece tetikte olduğu için
gözleri fıldır fıldır döner ve dikkati kolayca dağılır ya da donup kalır ve tam
aksini yapar. Bilindik ‘araba farında donup kalan tavşan’ benzetmesi tam bir
örnek olabilir. Kişinin çok az kontrol edebildiği diğer istem dışı tepkiler
ise; yüzün kızarması veya sararmasıdır. Nefesin hızlanıp hızlanmadığına,
terlemenin artıp artmadığına bakın. Buna ek olarak bu denli korku içindeki
kişiler, kendini sakinleştirmek için nefesini kontrol altına almaya çalışır.
Sakinleşme çabaları derin, rahatça duyulabilir nefes alıp vermeler olarak
gözlemlenir. Seste veya vücutta titreme meydana gelir. Karşınızdaki kişi
ellerini gizliyorsa, kontrolsüzce titrediklerini görmenizi istemiyor olabilir.
Sesi çatlayabilir ve konuşmakta zorlanabilir. Kişi gerginken yutkunma zorluğu
ortaya çıkar. Örneğin; üzüntü veya korku ifade etmek isteyen film oyuncuları
genellikle bu davranıştan yararlanırlar; böylece ifade ‘boğulur’. Boğazını temizlemek
de gerginlik işaretidir. Endişe, boğazda balgam oluşmasına yol açar. Kalabalık
karşısında konuşurken heyecanlanan konuşmacı, genellikle başlamadan önce
boğazını temizler. Ses değişiklikleri de önemli bir veridir. Kişi gergin
olduğunda, diğer tüm kaslar gibi ses telleri de gerilir ve kişinin daha yüksek
sesle konuşmasına neden olur. Bu açıdan bakıldığında son zamanlarda Başbakan
İrsen Küçük ve Maliye Bakanı Ersin Tatar’ın yapmış olduğu avaz avaz konuşmalar
veya seçimlerde hemen hemen her soru karşısında ‘araba farında donup kalan
tavşan’ benzetmesindeki gibi Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu örnek olarak
verilebilir.
Gelelim S.N.A.P sisteminin diğer bir analiz aracı
olan ‘Gözlere’; gözler halk arasında ruhun aynasıdır. Fakat bilim dünyasında
‘beynin’ aynası olarak betimlenir. İnsanlar gergin olduklarında göz kırpma
hızları artar. Gergin ve kendine güveni olmayan kişileri ortaya çıkartmak
açısından göz kırpma eylemi önemli bir analiz aracıdır: 21 Ekim 1996’da
yayınlanan bir Newsweek makalesinde, Boston Koleji’nden Nöropsikoloji Profesörü
Joe Tecce, önceki seçimlerde Bob Dole ve Bill Clincton arasındaki başkanlık
tartışmalarıyla ilgili olarak buna dikkat çekmişti: “Televizyona çıkan biri için normal göz kırpma hızı, dakikada 31 ila 50
keredir. Bob Dole ise dakikada ortalama 147 ve saniyede 3 kere gözlerini
kırpıştırıyordu. Ülkenin dört yıl öncekinden daha iyi durumda olup olmadığını
sorulduğunda, göz kırpma hızı dakikada 163’e çıktı. Clincton dakikada ortalama
99 kere göz kırpıyordu ve ergenlik çağındaki gençler arasında uyuşturucu
kullanımının artmasıyla ilgili sorular sorulduğunda, en yüksek hızı 117
olmuştu. Profesör Tecce, 2000’den önceki son beş seçimde, göz kırpma hızı daha
yüksek olan adayın seçimi kaybettiğine dikkat çekmişti”.
Bundan sonra, ülkemizdeki televizyon programlarına
devamlı konuk olan siyasetçilere birde bu gözle bakmakta yarar vardır. Tabi
burada, onlara soru soranların da tarafsız olması ve siyasetçilere güneş
gözlüğü hizmeti vermemeleri şartıyla…
Bazen insanlar pozisyonlarını savunduklarında bile
çökeceklerini bilerek, güçlü bir görüntü yaratmaya çalışırlar. Bugün’de ülke
siyasetinde yaşanan tam da budur. Başbakan İrsen Küçük, UBP Kurultayı ile
ilgili davanın sonucunu aslında kestirebilmektedir. Fakat pozisyonunu korumak
için güçlü bir görüntü vermeye özen gösteriyor. Yapmış olduğu siyasetçi
transferleri de bu amaçladır. Bu konuyla ilgili en güzel örnek;” Satış yapmak
konusunda en kolay insanların, “Pazarlamacılara Hayır” gibi yazılar veya
işaretler kullananlar olduğu söylenir. Bunun nedeni şudur: Bu insanlar,
derinlerde bir yerde, bir pazarlamacı kendilerine ulaştığında, sattığı şeyi
alacaklarını bilmeleridir”.
Şimdi de kişilerin gerçekte gözlerinden süzülen
bilgilere, Milton tarzı hipnozun uzak akrabası olarak değerlendirilen NLP (Neurolinguistic
Programming – Sinir Dili Programlama), aracılığıyla kişilerin düşünceleriyle
ilgili önemli görüşlerin nasıl elde edildiğine bakalım: “Örneğin, gün içinde hayallere dalan bir kişinin başının hafifçe sağa
yattığını ve gözlerinin sol yukarı baktığını hiç fark ettiniz mi (bu, sağ elini
kullananlar için geçerlidir)? Bu konudaki genel durum ise: Kişi yukarı
baktığında, görsel bilgi alıyor veya hatırlıyor demektir. Sağ elini kullanan
biri yukarı ve sola bakıyorsa, geçmişteki bir olayı görsel olarak hatırlıyor
demektir. (Sol elini kullanan biri için, bunun tersi geçerlidir.) Kişinin
yukarı ve sola (sizin sağınıza) baktığını fark edersiniz, görsel bir imajı
yeniden yarattığını anlayabilirsiniz. Genel olarak, sağ elini kullanan
insanların çoğu, gözlerini görsel bilgi için yukarı, işitsel bilgi için
karşıya, sözel bilgi ve duygular için aşağı, yapılandırılmış veri için sağa ve
anılar için sola çevirirler”.
Bizim siyasetçileri, NLP (Neurolinguistic
Programming – Sinir Dili Programlama) aracılığıyla teste tutmak usta medya
mensuplarına düşmektedir. Fakat siyasetçilerimizin basında yer alan
fotoğraflarından bile bu sınavı zor geçecekleri apaçık ortadadır. Konunun daha
iyi anlaşılması açısından bir enstantaneyi siz değerli okuyucularımızla
paylaşmanın yararlı olacağını düşünüyorum: “Yapmanız gereken ilk şey,
karşınızdaki kişinin sağ elini mi, yoksa sol elini mi kullandığına dikkat
etmektir. Ardından soru sormanız yeterlidir. Örneğin bunu sadece ilk arabasının
rengini sorarak yapabilirsiniz. Cevabını aldıktan sonra, gerçek düşüncelerini
anlayabilirsiniz. Mesela, iş arkadaşınıza, neden işe geç geldiğini sorduğunuzda
“tam önümde kötü bir kaza oldu,” diyorsa, şöyle bir şey sorabilirsiniz:
“Arabanın rengi neydi?” Eğer bilgi hatırlama yerine yapılandırmaya yöneliyorsa,
yalan söylediğini anlayabilirsiniz.
İnsan evladının yaşadığı evrenin yaşı tam olarak
bilinmemekle birlikte, yaklaşık 15 milyar yıl olduğu tahmin edilmektedir. İnsan
yaşamı ise yaklaşık olarak 7 milyon yıl eskiye gitmektedir. Dilin sözcükleri
üretmediği dönemlerden günümüze, “Göz” insanlığın gelişim sürecinin
kaydedicisidir. “Gözler yalan söylemez, Gözler Beynin Aynasıdır”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder