14 Şubat 2016 Pazar

SİHİRBAZ DEĞİL GÖZBAĞCI...

Naim PINAR
naimpinar@gmail.com
SİHİRBAZ DEĞİL GÖZBAĞCI
Tarih sayfaları 1949 temmuzunu gösterdiğinde büyük devletlerin güç gösterileri ve stratejik faaliyetleriyle soğuk savaşın temelleri atılıyordu. İki kutuplu dünya düzeninin kendini hissettirmeye başladığı yıllardı. Kıbrıs’taki gazete sayfaları sür manşetlerini daha çok dünyanın sıkıcı askeri ve ekonomik münakaşalarıyla süslemekteydi. Ada halkları da iç siyasi olaylarla gerilmekteydi. Kıbrıslı Elenlerin yükselen Enosis isteği ve Kıbrıslı Türklerin KATAK öncülüğündeki siyasi mücadelesi gündemi meşgül etmekteydi. Dünyanın tüm sıkıntıları üst üste gelmiş gibiydi. Biraz sıkıntılardan kurtulmak ve kafalarını dağıtmak için Kıbrıslılar sinamalara oldukça ilgi göstermekteydi. Kıbrıslılar için her sosyal etkinlik yeni bir nefes anlamına geliyordu. 7-8 Temmuz 1949 günü gazetelerde dünyaca ünlü hokkabaz Prof. Zati Sungur’un yakında adamızda gösteri yapacağı haberi büyük bir heyecan yaratmıştı. Hatta 9-10 Temmuz Cumartesi ve Pazar gecesi sinamalarda 1948 yılının film müsabakası birincisi “Unutulan Sır” adlı film için sinamaya gidenler bile filmden çok yakında ülkede gösteriler yapacak olan dünyaca meşhur sihirbazın hikayelerini ve büyülerini konuşmaktaydılar.
Hürsöz Gazetesi şöyle bir ilanla duyurmuştu meşhur hokkabazın 9 Temmuz 1949 Kadeş vapuru ile adamıza geldiğini: “Büyük Sanatkâr Prof. Zati Sungur, Kadeş vapuru ile bugün Adamıza vasıl olmuştur” başlığın altında ise gösteri programının pek yakında ilan edileceğinin müjdesi verilmekteydi.1 17 Temmuz 1949 tarihinde Hürsöz gazetesi muhabiri ve daha sonra KKTC’nin ikinci Başbakanı olarak görev yapacak olan Osman Nejat Konuk’un bir röportajı Kıbrıslı Türkler için yeni bir eğlence yeni bir nefes imkanının doğduğunu mücdelemekteydi. Röportajın başlığı oldukça ilgi çekiciydi. “Milletlerarası Bir Şöhret Zati Sungur, Harika Adamla Konuştum” Genç muhabir Nejat Konuk o günü şöyle kaleme almıştı: “ İskenderun İskelesindeyiz. Bütün yolcular hep oraya toplanmışız. Kalabalık arasında ressam Şeref Bey de var. – Ne o Şeref Bey diyorum. Yoksa Kıbrıs’a yeni bir tiyatro grubu mu götürüyorsunuz? – Hayır diyor. Bu kez Prof. Zati Sungur’u götürüyorum. Halka bir kere daha orjinal şeyler seyrettirmenin zevkine varmak istedim. ( Şeref Bey o günlerin en önemli organizatörlerinden yani bugünlerin Acun Ilıcalı’sının daha niteliklisi. NP) Şeref bey doğru söylüyor. Zati Sungur temsilleri yalnız Kıbrıs için değil, bütün dünya için de derin bir orjinaliteye malik bulunmaktadır. Kadeş vapuru dalgasız bir deniz ortasında Kıbrıs’a doğru yol alıyor. Güvertede İstanbul plakalı bir hususi araba ile beraber etrafı Zati Sungur’un temsil afişleri ile dolu bir kamyonet var. Her ikisi de Zati Sungur’a ait. Gemide oldukça kalabalık ekibi ile beraber Prof. Zati Sungur bilhassa göze çapmaktadır. Geçen Cumartesi yolcularını karşılamaya Larnaka’ya gelen kalabalık arasında hep Zati Sungur’un ismi dolaşıyor. Temsilleri hakkında çeşitli rivayetler bir kulaktan diğer kulağa genişleyip yayılıyor. Tam gümrük kapısının önünde duran kamyonetin üzerindeki afişler muhhayelesi ( Hayal Gücü NP) kuvvetli olanların diline hız ve kuvvet veriyor. Bu suretle büyüyen merak dalgası, gecesi, ertesi günü ve ondan sonraki üç gün içerisinde gittikçe yükselerek, genişleyerek bütün adayı kaplıyor ve ilk temsil gecesi Oasis bahçesinin dar kapısından hızla akarak Prof. Zati Sungur’un eşsiz sanatı karşısında derin bir hayranlığa inkilap ediyor. Prof. Zati Sungur’la karşı karşıyayım. Kendine has tatlı üslubu ile hayatından bahsetmektedir. Nejat Konuk’un röportajında Zati Sungur gerçek yaşam öyküsünü şöyle anlatmaktadır: “ Bursa’da doğdum diyor. Birinci Cihan Harbinden evvel Bahriyeye intisap etmiştim. Harbin hemen eşiğinde, staj için grup halinde Almanya’ya gönderilmiştik. Harp içinde uzun müddet orada kaldım. O sıralar bir Alman’dan bazı kart oyunları öğrendim. Bu mesleğe de zaten hevesim vardı. Çok sıkı çalıştım. Almanya’nın her tarafını dolaşarak temsiller verdim. Daha sonra diğer avrupa memleketlerine ve Cennubi Amerika’ya gittim. Meksika ve Arjantin’de senelerce kalarak temsiller verdim. (... ) Kıbrıs’ta bir ay kadar kalacağım. Lefkoşa’dan sonra diğer kazalarda da temsiller vermek istiyoruz. Kıbrıs çok güzel. Yalnız gündüzleri biraz fazla sıcak. Mamafih geceleri hiç sıkılmıyoruz. Türk ırkdaşlarımı tahminimi çok aşan üstün bir durum da buldum. Milliyetperver, temiz karakterli ve kültürlü. Derin bir alaka görüyoruz. Vasıtanızla teşekkürlerimi bildirmek bana cidden zevk veriyor. Büyük usta kıbrıstan sonra İtalya turnesine çıkacağını söylüyor. Daha sonra da meslek yaşamında başından geçen enteresan bir olayı Kıbrıslılarla paylaşmak istiyor: “Bundan 20-25 sene evvel Cenubi Amerika’daydım diye başladı. Temsilimin en heyecanlı bir anında, testere ile ortasından bölmeğe çalıştığım kızın feryatları bütün tiyatronun havasını kaplarken üç el tabanca sesi bir bomba gibi patlıyor ve etraf barut kokusu ile doluyor. Sonradan öğrendik: ortasından bölmeğe çalıştığım kız acı acı bağırırken buna tahamül edemeyen seyircilerden bir tanesi tabancasını üzerime boşaltmak istemiş fakat etraftakilerin tam zamanında müdahalesi ile namlu hedefini şaşırarak kurşunlar perdeye saplanmış. Bu suretle muhakkak bir ölümden kurtulmuş oluyordum.”2  Dünyaca ünlü sihirbaza olan ilgi Nejat Konuk’un bu röportajyla daha da artmıştı. İlerleyen yıllarda dünyanın en iyi sihirbazlarından biri olarak tarihe geçecek olan Sungur, 1975 yılında, Avrupa'nın en saygın illüzyon kongrelerinden biri olan Karlovy Vary İllüzyonistler Kongresi'nde (Çekoslovakya), geliştirmiş olduğu "Sihirli Zarlar" oyununu sunar ve büyük ödüle hak kazanır. 1981 yılında da yine Karlovy Vary İllüzyonistler Kongresi'nde "Sihirbazlar Kralı" unvanına layık görülür.
1949 yılına geri dönersek, illüzyon sanatında dünyaca nam salmış olan hokkabazın adada kaldığı hemen hemen her gün gösteri programı hakkında adeta canlı yayın gibi gazetelerde yayınlar görmekteyiz. Ada’ya gelişinden bir gün sonra 10 Temmuz günü gazetelerde; “Hind. Amerika ve Avrupa’da Hayret ve Takdirle karşılanan Zati Sungur İtalya turuna çıkarken adamıza da uğradı. Üç gün sonra alkışlayacaksınız” 3 kabilinden yazılar ve ilanlar yayınlanır.  12 Temmuz’da artık meşhur hokkabazın gösteri programı ve afişleri yayınlanmaya başlayacaktır. İlk temsil, Lefkoşa’da Oasis Bahçesinde, 13 Temmuz Çarşamba saat: 21.30’da başlayacak ve biletleri de konumuna göre; 2-3 ve 4 Şilin olarak duyurulacaktır.  İlk temsilin duyurulduğu afiş üzerinde “Sizi Hayret ve Neşe içine boğacak” denmekteydi.4 Afişlerde yazanlardan daha fazlası vardı. Lefkoşa’da Oasis Bahçesindeki ilk temsilden sonra Ada’nın dört bir tarafına kulaktan kulağa yayılan olağanüstü hikayeler Zati Sungur’u bir büyücü, inanılmaz güçleri olan bir kişi olarak yeni bir kimliğe sokmaktaydı. İlk temsilden sonra gazetelerde yayınlanan program ilanlarında şu cümleler yer almaktaydı: “İşittiklerinizin çoğu doğrudur. Aklın almadığı duracağı işler Zati Sungur’un yüksek sanatının eseridir. Gidip görünüz hayretlerinizi senelerce anlatabilirsiniz.”5
15 Temmuz sabahı Hürsöz Gazetesinin ilk sayfasında Zati Sungur’un Kıbrıslılar üzerinde yarattığı inanılmaz etkiyi görmekteyiz. Zati Sungur Mucizeler Gösteriyor! başılığı altında şöyle denmektedir: “ Dünya milletleri tarafından taktirle karşılanan ve Amerikan metbuatını bile günlerce işgal eden Prof. Zati Sungur’u en nihayet aramızda görmekle büyük bir sevinç ve gurur duymaktayız. İki gecedir devam etmekte olan Prof. Zati Sungur’un temsilleri büyük bir alaka ile takip edilmektedir. Tabiat üstü bir kuvvet ve kudrete sahip olduğu görünen Prof. Zati Sungur iki gecedir devam eden gösterileri ile, seyircilerin nazarında yıkılmaz bir kudrete sahip olduğunu isbat etmektedir. Zati Sungur ilk temsilinde Oasis Bahçesini dolduran hatta taşıran büyük bir seyirci kitlesine kendisini sahnede, bir Türk sanatkarı olarak taktim etmiştir...6
Dönemin gazetelerinden meşhur sihirbazın Lefkoşa’daki gösterilerinden sonra 22 Temmuz tarihinde Limasol bölgesinde de gösteriler yaptığı ve bunun içinde Panteon Sinamasını seçtiğini bilmekteyiz.7 Sırayla tüm kazalarda gösteri yapacağı duyulunca halk arasında heyecan daha da artmaktaydı. Zati Sungur 8 Ağustos’ta Larnaka’da Makridis sinamasında yaptığı gösteriden sonra 15-16 Ağustos Pazartesi ve Salı günleri Baf’ın Attikon Sinamasında saat:21:00’de en meşhur gösterilerini yapmak için gitmişti.8

Meşhur sihirbazın Baf kazasında yapmış olduğu gösteriyi izleme fırsatı bulmuş birçok Baflı gibi Emine Mehmet (89) o günkü heyecanı ile bakın Zati Sungur’u nasıl anlatıyor: “ Ben, 24 Kasım 1927 Baf doğumluyum. O zaman (15-16 Ağustos 1949 NP) Attikon sinamasına geldiydi bu meşhur Gözbağcı. Hep gonuşurdu ahali büyücüdür diye. Ben gızım Nazmiye’ye hamileydim o zaman. Benim efendi götürdüydü bizi görmeye bu adamı. Gittik Attikon sinamasına. Çeşit çeşit hünerleri vardı. Karpuzları tekerlerdi adam olurlardı. Değneklerden ilan (Yılan) yapardı. Gocaman bir bıçkıyla (testere) gızı kestiydi orta yerinden. Bağırırdı gıccağaz. Saatleri bozardı gözleriyle. Sonra yumurtadan adam çıkardıydı. Çok heyecan ederdi ahali, o sinamanın içinde uğultular, çığırmalar, kahkahalar çok heyecan eddiydik hepimiz. İçinde başka adam vardı sanki kel oğlan gibi gonuşurdu gendiynan ama hiç ağzı oynamazdı. O zamanlar çok meşhur bir gözbağcıydı bu adam. Neneme sihirbaz yani dediğimde, sihirbaz değil, Gözbağcı’dır o Gözbağcı. Gaçdıydı hani ahali daha gonuşurdu. Zati Sungur öyle yaptıydı böyle yaptıydı diye. Mutallo’dan etraftan, Kasabadan herkes geldiydi izlesinler bu Gözbağcı’yı.9   Gözbağcı; TDK’nın sözlüğünde Göz bağı yapan kimse, illüzyonist olarak tanımlanmaktadır. Bazılarımızın unuttuğu bazılarımızın ise hiç duymadığı bu kelime Kıbrıslı Türklerin lugâtında hep var olmalıdır. Var olmalıdır ki nene ve dedelerimizin anıları, toplumumuzun değerleri yaşayabilsin, anlamlarını yitirmesin. Dünyaca ünlü Gözbağcı Zati Sungur’un Kıbrıs turnesi 1949 Ağustos ayının son günlerinde son bulmuştur. Fakat bıraktığı iz benim çocukluğuma kadar tazeliğini koruyarak gelmiştir. Dedemin her yeni birşey icad edip göstermeye gittiğimde bana “ma ettim seni Zati Sungur” veya annemin “Zati Sungur kesildin başımıza” dediğini halen dün gibi hatırlamaktayım. Emine nenemin dediği gibi o meşhur Gözbağcı Kıbrıslılar üzerinde unutulmaz anılar bırakmıştı. Belki adamızdan 1949 yılının ağustos ayında ayrılmıştı. Fakat sosyal hayatımıza uzun süre hükmedecek olan bir isim olarak Gözbağcı kelimesini yerleştirmişti. O bizim için sihirbaz değil meşhur Gözbağcı’ydı. Emine neneme şahsım ve Poli Dergisi adına bizlere vakit ayırdığı ve tarihimizin gözbağını çözdüğü için teşekkür ederiz.
Dipnotlar
1 Girne Milli Arşiv, Hürsöz Gazetesi, “Büyük Sanatkar Prof Zati Sungur”, 9 Temmuz 1949, Sayfa:2
2 Girne Milli Arşiv, Hürsöz Gazetesi, Milletlerarası Bir Şöhret Zati Sungur, Harika Adamla Konuştum”, 17 Temmuz 1949, Sayfa:1-2
3 Girne Milli Arşiv, Hürsöz Gazetesi, “Hind. Amerika ve Avrupa’da Hayret ve Takdirle karşılanan Zati Sungur İtalya turuna çıkarken adamıza da uğradı.”, 10 Temmuz 1949, Sayfa:2
4 Girne Milli Arşiv, Hürsöz Gazetesi, “Sizi Hayret ve Neşe içine boğacak” 12 Temmuz 1949, Sayfa:2
5 Girne Milli Arşiv, Hürsöz Gazetesi, “İşittiklerinizin Çoğu Doğrudur” 14 Temmuz 1949, Sayfa:2
6 Girne Milli Arşiv, Hürsöz Gazetesi, “Zati Sungur Mucizeler Gösteriyor! ” 15 Temmuz 1949, Sayfa:1
7 Girne Milli Arşiv, Hürsöz Gazetesi, “Zati Sungur Limasolda” 22 Temmuz 1949, Sayfa:2
8 Girne Milli Arşiv, Hürsöz Gazetesi, “Prof. Zati Sungur Bafta Attikon Sinamasında” 13 Ağustos 1949, Sayfa:2
9 Emine Mehmet ile yapılan söyleşiden, Lefkoşa, 9 Şubat 2016









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder