Naim PINAR
naimpinar@gmail.com
SİHİRBAZ
DEĞİL GÖZBAĞCI
Tarih sayfaları 1949 temmuzunu gösterdiğinde büyük
devletlerin güç gösterileri ve stratejik faaliyetleriyle soğuk savaşın
temelleri atılıyordu. İki kutuplu dünya düzeninin kendini hissettirmeye başladığı
yıllardı. Kıbrıs’taki gazete sayfaları sür manşetlerini daha çok dünyanın
sıkıcı askeri ve ekonomik münakaşalarıyla süslemekteydi. Ada halkları da iç
siyasi olaylarla gerilmekteydi. Kıbrıslı Elenlerin yükselen Enosis isteği ve
Kıbrıslı Türklerin KATAK öncülüğündeki siyasi mücadelesi gündemi meşgül
etmekteydi. Dünyanın tüm sıkıntıları üst üste gelmiş gibiydi. Biraz
sıkıntılardan kurtulmak ve kafalarını dağıtmak için Kıbrıslılar sinamalara
oldukça ilgi göstermekteydi. Kıbrıslılar için her sosyal etkinlik yeni bir
nefes anlamına geliyordu. 7-8 Temmuz 1949 günü gazetelerde dünyaca ünlü
hokkabaz Prof. Zati Sungur’un yakında adamızda gösteri yapacağı haberi büyük
bir heyecan yaratmıştı. Hatta 9-10 Temmuz Cumartesi ve Pazar gecesi sinamalarda
1948 yılının film müsabakası birincisi “Unutulan Sır” adlı film için sinamaya
gidenler bile filmden çok yakında ülkede gösteriler yapacak olan dünyaca meşhur
sihirbazın hikayelerini ve büyülerini konuşmaktaydılar.
Hürsöz Gazetesi şöyle bir ilanla duyurmuştu meşhur
hokkabazın 9 Temmuz 1949 Kadeş vapuru ile adamıza geldiğini: “Büyük Sanatkâr
Prof. Zati Sungur, Kadeş vapuru ile bugün Adamıza vasıl olmuştur” başlığın
altında ise gösteri programının pek yakında ilan edileceğinin müjdesi verilmekteydi.1
17 Temmuz 1949 tarihinde Hürsöz gazetesi muhabiri ve daha sonra KKTC’nin ikinci
Başbakanı olarak görev yapacak olan Osman Nejat Konuk’un bir röportajı Kıbrıslı
Türkler için yeni bir eğlence yeni bir nefes imkanının doğduğunu
mücdelemekteydi. Röportajın başlığı oldukça ilgi çekiciydi. “Milletlerarası Bir Şöhret Zati Sungur,
Harika Adamla Konuştum” Genç muhabir Nejat Konuk o günü şöyle kaleme
almıştı: “ İskenderun İskelesindeyiz. Bütün yolcular hep oraya toplanmışız.
Kalabalık arasında ressam Şeref Bey de var. – Ne o Şeref Bey diyorum. Yoksa
Kıbrıs’a yeni bir tiyatro grubu mu götürüyorsunuz? – Hayır diyor. Bu kez Prof.
Zati Sungur’u götürüyorum. Halka bir kere daha orjinal şeyler seyrettirmenin
zevkine varmak istedim. ( Şeref Bey o günlerin en önemli organizatörlerinden
yani bugünlerin Acun Ilıcalı’sının daha niteliklisi. NP) Şeref bey doğru
söylüyor. Zati Sungur temsilleri yalnız Kıbrıs için değil, bütün dünya için de
derin bir orjinaliteye malik bulunmaktadır. Kadeş vapuru dalgasız bir deniz
ortasında Kıbrıs’a doğru yol alıyor. Güvertede İstanbul plakalı bir hususi
araba ile beraber etrafı Zati Sungur’un temsil afişleri ile dolu bir kamyonet
var. Her ikisi de Zati Sungur’a ait. Gemide oldukça kalabalık ekibi ile beraber
Prof. Zati Sungur bilhassa göze çapmaktadır. Geçen Cumartesi yolcularını
karşılamaya Larnaka’ya gelen kalabalık arasında hep Zati Sungur’un ismi
dolaşıyor. Temsilleri hakkında çeşitli rivayetler bir kulaktan diğer kulağa
genişleyip yayılıyor. Tam gümrük kapısının önünde duran kamyonetin üzerindeki
afişler muhhayelesi ( Hayal Gücü NP) kuvvetli olanların diline hız ve kuvvet
veriyor. Bu suretle büyüyen merak dalgası, gecesi, ertesi günü ve ondan sonraki
üç gün içerisinde gittikçe yükselerek, genişleyerek bütün adayı kaplıyor ve ilk
temsil gecesi Oasis bahçesinin dar kapısından hızla akarak Prof. Zati Sungur’un
eşsiz sanatı karşısında derin bir hayranlığa inkilap ediyor. Prof. Zati
Sungur’la karşı karşıyayım. Kendine has tatlı üslubu ile hayatından
bahsetmektedir. Nejat Konuk’un röportajında Zati Sungur gerçek yaşam öyküsünü şöyle
anlatmaktadır: “ Bursa’da doğdum diyor. Birinci Cihan Harbinden evvel Bahriyeye
intisap etmiştim. Harbin hemen eşiğinde, staj için grup halinde Almanya’ya
gönderilmiştik. Harp içinde uzun müddet orada kaldım. O sıralar bir Alman’dan
bazı kart oyunları öğrendim. Bu mesleğe de zaten hevesim vardı. Çok sıkı
çalıştım. Almanya’nın her tarafını dolaşarak temsiller verdim. Daha sonra diğer
avrupa memleketlerine ve Cennubi Amerika’ya gittim. Meksika ve Arjantin’de
senelerce kalarak temsiller verdim. (... ) Kıbrıs’ta bir ay kadar kalacağım.
Lefkoşa’dan sonra diğer kazalarda da temsiller vermek istiyoruz. Kıbrıs çok
güzel. Yalnız gündüzleri biraz fazla sıcak. Mamafih geceleri hiç sıkılmıyoruz.
Türk ırkdaşlarımı tahminimi çok aşan üstün bir durum da buldum. Milliyetperver,
temiz karakterli ve kültürlü. Derin bir alaka görüyoruz. Vasıtanızla
teşekkürlerimi bildirmek bana cidden zevk veriyor. Büyük usta kıbrıstan sonra
İtalya turnesine çıkacağını söylüyor. Daha sonra da meslek yaşamında başından
geçen enteresan bir olayı Kıbrıslılarla paylaşmak istiyor: “Bundan 20-25 sene
evvel Cenubi Amerika’daydım diye başladı. Temsilimin en heyecanlı bir anında,
testere ile ortasından bölmeğe çalıştığım kızın feryatları bütün tiyatronun
havasını kaplarken üç el tabanca sesi bir bomba gibi patlıyor ve etraf barut
kokusu ile doluyor. Sonradan öğrendik: ortasından bölmeğe çalıştığım kız acı
acı bağırırken buna tahamül edemeyen seyircilerden bir tanesi tabancasını
üzerime boşaltmak istemiş fakat etraftakilerin tam zamanında müdahalesi ile
namlu hedefini şaşırarak kurşunlar perdeye saplanmış. Bu suretle muhakkak bir
ölümden kurtulmuş oluyordum.”2 Dünyaca ünlü sihirbaza olan ilgi Nejat Konuk’un
bu röportajyla daha da artmıştı. İlerleyen yıllarda dünyanın en iyi
sihirbazlarından biri olarak tarihe geçecek olan Sungur, 1975 yılında,
Avrupa'nın en saygın illüzyon kongrelerinden biri olan Karlovy Vary İllüzyonistler
Kongresi'nde (Çekoslovakya), geliştirmiş olduğu "Sihirli Zarlar" oyununu
sunar ve büyük ödüle hak kazanır. 1981 yılında da yine Karlovy Vary
İllüzyonistler Kongresi'nde "Sihirbazlar Kralı" unvanına layık
görülür.
1949 yılına geri dönersek, illüzyon sanatında
dünyaca nam salmış olan hokkabazın adada kaldığı hemen hemen her gün gösteri
programı hakkında adeta canlı yayın gibi gazetelerde yayınlar görmekteyiz. Ada’ya
gelişinden bir gün sonra 10 Temmuz günü gazetelerde; “Hind. Amerika ve
Avrupa’da Hayret ve Takdirle karşılanan Zati Sungur İtalya turuna çıkarken
adamıza da uğradı. Üç gün sonra alkışlayacaksınız” 3 kabilinden yazılar ve ilanlar yayınlanır.
12 Temmuz’da
artık meşhur hokkabazın gösteri programı ve afişleri yayınlanmaya
başlayacaktır. İlk temsil, Lefkoşa’da Oasis Bahçesinde, 13 Temmuz Çarşamba saat:
21.30’da başlayacak ve biletleri de konumuna göre; 2-3 ve 4 Şilin olarak
duyurulacaktır. İlk temsilin duyurulduğu
afiş üzerinde “Sizi Hayret ve Neşe içine
boğacak” denmekteydi.4
Afişlerde yazanlardan daha fazlası vardı. Lefkoşa’da
Oasis Bahçesindeki ilk temsilden sonra Ada’nın dört bir tarafına kulaktan
kulağa yayılan olağanüstü hikayeler Zati Sungur’u bir büyücü, inanılmaz güçleri
olan bir kişi olarak yeni bir kimliğe sokmaktaydı. İlk temsilden sonra
gazetelerde yayınlanan program ilanlarında şu cümleler yer almaktaydı: “İşittiklerinizin çoğu doğrudur. Aklın almadığı duracağı işler Zati
Sungur’un yüksek sanatının eseridir. Gidip görünüz hayretlerinizi senelerce
anlatabilirsiniz.”5
15 Temmuz sabahı Hürsöz Gazetesinin ilk sayfasında
Zati Sungur’un Kıbrıslılar üzerinde yarattığı inanılmaz etkiyi görmekteyiz.
Zati Sungur Mucizeler Gösteriyor! başılığı altında şöyle denmektedir: “ Dünya
milletleri tarafından taktirle karşılanan ve Amerikan metbuatını bile günlerce
işgal eden Prof. Zati Sungur’u en nihayet aramızda görmekle büyük bir sevinç ve
gurur duymaktayız. İki gecedir devam etmekte olan Prof. Zati Sungur’un
temsilleri büyük bir alaka ile takip edilmektedir. Tabiat üstü bir kuvvet ve kudrete sahip olduğu görünen Prof. Zati
Sungur iki gecedir devam eden gösterileri ile, seyircilerin nazarında yıkılmaz
bir kudrete sahip olduğunu isbat etmektedir. Zati Sungur ilk temsilinde
Oasis Bahçesini dolduran hatta taşıran büyük bir seyirci kitlesine kendisini
sahnede, bir Türk sanatkarı olarak taktim etmiştir...6
Dönemin gazetelerinden meşhur sihirbazın
Lefkoşa’daki gösterilerinden sonra 22 Temmuz tarihinde Limasol bölgesinde de
gösteriler yaptığı ve bunun içinde Panteon Sinamasını seçtiğini bilmekteyiz.7
Sırayla tüm kazalarda gösteri yapacağı duyulunca halk arasında heyecan daha da
artmaktaydı. Zati Sungur 8 Ağustos’ta Larnaka’da Makridis sinamasında yaptığı
gösteriden sonra 15-16 Ağustos Pazartesi ve Salı günleri Baf’ın Attikon
Sinamasında saat:21:00’de en meşhur gösterilerini yapmak için gitmişti.8
Meşhur sihirbazın Baf kazasında yapmış olduğu gösteriyi izleme fırsatı bulmuş birçok Baflı gibi Emine Mehmet (89) o günkü heyecanı ile bakın Zati Sungur’u nasıl anlatıyor: “ Ben, 24 Kasım 1927 Baf doğumluyum. O zaman (15-16 Ağustos 1949 NP) Attikon sinamasına geldiydi bu meşhur Gözbağcı. Hep gonuşurdu ahali büyücüdür diye. Ben gızım Nazmiye’ye hamileydim o zaman. Benim efendi götürdüydü bizi görmeye bu adamı. Gittik Attikon sinamasına. Çeşit çeşit hünerleri vardı. Karpuzları tekerlerdi adam olurlardı. Değneklerden ilan (Yılan) yapardı. Gocaman bir bıçkıyla (testere) gızı kestiydi orta yerinden. Bağırırdı gıccağaz. Saatleri bozardı gözleriyle. Sonra yumurtadan adam çıkardıydı. Çok heyecan ederdi ahali, o sinamanın içinde uğultular, çığırmalar, kahkahalar çok heyecan eddiydik hepimiz. İçinde başka adam vardı sanki kel oğlan gibi gonuşurdu gendiynan ama hiç ağzı oynamazdı. O zamanlar çok meşhur bir gözbağcıydı bu adam. Neneme sihirbaz yani dediğimde, sihirbaz değil, Gözbağcı’dır o Gözbağcı. Gaçdıydı hani ahali daha gonuşurdu. Zati Sungur öyle yaptıydı böyle yaptıydı diye. Mutallo’dan etraftan, Kasabadan herkes geldiydi izlesinler bu Gözbağcı’yı.9 Gözbağcı; TDK’nın sözlüğünde Göz bağı yapan kimse, illüzyonist olarak tanımlanmaktadır. Bazılarımızın unuttuğu bazılarımızın ise hiç duymadığı bu kelime Kıbrıslı Türklerin lugâtında hep var olmalıdır. Var olmalıdır ki nene ve dedelerimizin anıları, toplumumuzun değerleri yaşayabilsin, anlamlarını yitirmesin. Dünyaca ünlü Gözbağcı Zati Sungur’un Kıbrıs turnesi 1949 Ağustos ayının son günlerinde son bulmuştur. Fakat bıraktığı iz benim çocukluğuma kadar tazeliğini koruyarak gelmiştir. Dedemin her yeni birşey icad edip göstermeye gittiğimde bana “ma ettim seni Zati Sungur” veya annemin “Zati Sungur kesildin başımıza” dediğini halen dün gibi hatırlamaktayım. Emine nenemin dediği gibi o meşhur Gözbağcı Kıbrıslılar üzerinde unutulmaz anılar bırakmıştı. Belki adamızdan 1949 yılının ağustos ayında ayrılmıştı. Fakat sosyal hayatımıza uzun süre hükmedecek olan bir isim olarak Gözbağcı kelimesini yerleştirmişti. O bizim için sihirbaz değil meşhur Gözbağcı’ydı. Emine neneme şahsım ve Poli Dergisi adına bizlere vakit ayırdığı ve tarihimizin gözbağını çözdüğü için teşekkür ederiz.
Dipnotlar
1
Girne Milli Arşiv, Hürsöz Gazetesi, “Büyük Sanatkar Prof Zati Sungur”, 9
Temmuz 1949, Sayfa:2
2
Girne Milli Arşiv, Hürsöz Gazetesi, “Milletlerarası Bir Şöhret Zati
Sungur, Harika Adamla Konuştum”,
17 Temmuz 1949, Sayfa:1-2
3
Girne Milli Arşiv, Hürsöz Gazetesi, “Hind. Amerika ve Avrupa’da Hayret ve
Takdirle karşılanan Zati Sungur İtalya turuna çıkarken adamıza da uğradı.”, 10
Temmuz 1949, Sayfa:2
4
Girne Milli Arşiv, Hürsöz Gazetesi, “Sizi Hayret ve Neşe içine boğacak”
12
Temmuz 1949, Sayfa:2
5
Girne Milli Arşiv, Hürsöz Gazetesi, “İşittiklerinizin Çoğu Doğrudur”
14
Temmuz 1949, Sayfa:2
6
Girne Milli Arşiv, Hürsöz Gazetesi, “Zati Sungur Mucizeler Gösteriyor! ”
15
Temmuz 1949, Sayfa:1
7
Girne Milli Arşiv, Hürsöz Gazetesi, “Zati Sungur Limasolda”
22
Temmuz 1949, Sayfa:2
8
Girne Milli Arşiv, Hürsöz Gazetesi, “Prof. Zati Sungur Bafta Attikon
Sinamasında” 13 Ağustos 1949,
Sayfa:2
9
Emine
Mehmet ile
yapılan söyleşiden, Lefkoşa, 9 Şubat 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder