Naim PINAR
DEJAVU
Dejavu, daha önceden yaşanmış bir anı tekrar yaşama hissi
olarak tanımlanır. Kıbrıslı Türklerin siyasi yaşamı “Dejavu” diye tanımlanan
olaylar zinciriyle doludur. 1963 sonrası oluşan koşullarla Kıbrıslı Türkler,
siyasal dejavu dönemine adım atmış oldu. O günden bu güne bir kısır döngüdür
gidiyor. Önce göçmenler sorunu, daha sonra memur ve öğretmen maaşları, siyasi
kavgalar, toplumlar arası çatışmalar ve baskı rejimini yâd eden siyasiler…
1960’lı yılların sonunda başlayan “toplumlararası
görüşmeler” hala devam ediyor. Ekonomik sıkıntılar belki değişmedi, fakat
büyüdükçe büyüdü. Öğretmen ve memur grevleri artık günlük yaşamın bir parçası
haline geldi. Her yıl “hükümet” bütçesi yapılırken (bazen de yapılamazken),
sendikalarda eş zamanlı grev ve eylem planlarını bir odada karara bağlar oldu.
Siyasi partiler, sendikalar ve sivil toplum
örgütleri birer birer etkinliğini ve örgütlülüğünü yitirirken, halk dejavu
yaşamaya devam etmektedir. Siyasi partinin kurultayı mı yaklaştı, gündem belli; “aday kim/kimler” ve “kavgaların
boyutu”. Yarım asırdır aynı sorunları yaşıyoruz. 1960’lı yılların sonundan
itibaren dünya gündemini yakından takip eden Kıbrıslı Türkler yazılı medya
aracılığıyla deyim yerindeyse dünyadan haberdar oluyordu. Gazetelerin verdiği
havadisler günlük konuşmaların odağını oluşturmaktaydı.
O yıllarda Kıbrıslı Türkler, toplumlararası
görüşmelerin seyrini merak ediyor, göçmenler durumumuz ne olacak diye kara kara
düşünüyor, memur ve öğretmenler maaşlarını almak için 45-50 gün süren ay sonunu
bekliyordu. 1969’un on birinci ayında Kıbrıslı Türkler Savaş Gazetesinde kendi
sorunları ve siyasi gelişmeler yanında Anadolu Ajansından çıkan dünya gündemini
de takip edebiliyordu: “Kolombiya Millet
Meclisi aldığı bir kararla milletvekillerinin boks ve karate öğrenmelerini
mecburi kılmıştır. Millet Meclisinde açılan bir jimnastik salonunda, yaşları ne
kadar büyük olursa olsun, bütün milletvekilleri boks ve karate öğrenmeğe
başlamışlardır. Meclis Başkanlığı bu karara gerekçe olarak son zamanlarda bazı
milletvekillerinin sokakta bir takım kimselerin saldırılarına uğrayarak dayak
yemelerini göstermektedir. Bu konuda görüşlerini belirten milletvekillerinin
çoğunluğu bu karardan duydukları memnunluğu belirtmişlerdir.”1
Kıbrıslı
Türkler,
Kolombiya’da yaşanan bu “demokrasi” hadisesini
tebessümle okuyordu. Aynı gazeteden üzülerek okudukları haberler genelde kendi
durumları ile ilgili olan yayınlardı:
“Greve karar verdi ilkokul öğretmeni
Bu sömürü düzeni artık bitsin diyorlar
Yıllardır cep doldurup halkı perişan
eden
Yetersiz adamcıklar çekip gitsin
diyorlar.”2
O
günlerde yazılan bu şiir durumu özetlemekteydi. Gazetelerde okunan iç haberler
bugün okuduklarımızdan pek farklı değildi. Zamlar konusu devamlı ekonomik
gündemi meşgul ediyor, maaşlarını her ayın 45’inde almak zorunda kalan memur ve
öğretmen ciddi sıkıntılarla boğuşuyordu:
“Ekmeğe zam yapıldı, sandviç pahalandı
Ettin okkası çıktı liranın da üstüne
Otomobil vergisi, radyo ruhsatı derken
Soğuk bir su içmeli maaşların üstüne…”3
Toplumlararası
görüşmeler derseniz; tam bir kördüğümdü. Denktaş ve Klerides görüşüyor,
kebaplar, tatlılar yeniyor konyaklar içiliyor, fakat sonuç bugünkünden farklı
olmuyordu. İki tarafta bir adım geri atarak ortak paydada buluşamıyordu.
Gazetelerde görüşmeler konusunda “Topluma Gazel” adlı şiirlerle durum
anlatılmaktaydı:
“Görüşmelerden sonuç sıfıra sıfır demek
Ve senin kaderindir ey toplumum beklemek
İsmet Paşa aldanmış inanıp Bay Johnson’a
Ne yazık bunun için atmamış Rum’a kötek.
***
Neticede kabaklar başımıza patladı
Yıllardır yaptığımız dertlere dert
eklemek.
Denktaş’la Klerides ne konuşurlar bilmem
Elbette güzel oluyor buluşup kebap
yemek…”4
Bugünlerde Kıbrıs Sorununa dair eskisinden pek
farklı bir habere rastlamak mümkün değil, fakat eskiden bu konuları toplum
adına eleştiren sanatçı ve yazarlar kalemlerinin alın teri olan mürekkebi beyaz
sayfalara cesurca yazmaktaydı:
“Her geçen gün halkımın hali daha
perişan,
Bozuk bir para gibi harcadınız yılları,
Bu oyun bitsin artık, bitsin bu
görüşmeler,
Kahveleri içerek tüttürmek pipoları…”5
Şimdilerde toplumsal sorunlara yönelik edebi yazı ve
şiirler maalesef yazılmıyor. Siyasi rant elde etmek isteyen kişiler ve
partilerin yararına yazılan düz yazılar, toplum adına olmasa da eleştirel
içerik taşımaya devam ediyor. Aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen Kıbrıslı
Türklerin aynı konular ve sorunlarla boğuşmak zorunda kalması bizleri zaman
zaman umutsuzluğa veya 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın deyimiyle “marazi
toplum” olmaya sürüklüyor.
George Scott’ın ve Jane Fonda’nın en iyi oyuncu
ödülüne layık görüldükleri yıllardı, o yıllar. Kıbrıs’taki gazetelerde “Amerikan Basın Birliği, ünlü oyuncu George
Scott’u “Hastane” Jane Fonda’yı da “Klute” adlı filmlerindeki rolleri için,
1971’in en iyi oyuncuları seçmiştir. En iyi Amerikan film ödülü ise, “The Last
Picture Show” adlı filme verilmiştir. Aynı filmin yönetmeni Peter Bogdanoviç,
en iyi yönetmen ödülünü almıştır. George Scott, “Patton” adlı filmle aldığı
Oscar armağanını reddetmiştir. Ancak sinema çevreleri Scott’un kendisi
hoşlanmasa bile “En iyi oyuncu” seçilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.” 6
Aynı yerküre üzerinde çağdaşlarımızdan farklı
devirlerde yaşayan bir toplumuz biz. Dünya gelişmekte, insan evladı Ay’a ayak
basmaktaydı. Kıbrıslı Türkler dünya
gündeminden uzak kalmasın diye ter akıtan yazarlar, dünyadan çeşitli haberleri
okuyuculara ulaştırmaktaydı. Yıllar sonra bile bu haberleri okurken fark ettim
ki günümüz gazetelerinde kendi sorunlarımızı okumaktan usandık. Bu haberler
bizlere artık olağan günlük raporlar şeklinde yazılan metinler gibi gelmeye
başladılar. Bizler kendi sorunlarımızdan çok dış haberlere ilgi duyar olduk. Zira
onların haber değeri vardı, yaşamımıza ait olgu ve olayların ise bir kıymeti
kalmamıştı. Bunun nedeni sanırım bizim sorunların her on yılda bir “dejavu”
şeklinde karşımıza çıkmasıdır. Siyasetten tutun da spora kadar her konu yıllar
öncesine ait sorunlarmış hissi veriyor insana…
DEVİRLER
“Taş devri
Tunç devri
Venedik devri
Osmanlı devri
İngiliz devri
Dedim, dedi, dediler devri
Nutuklar, mitingler devri
Vurmalar, Öldürmeler,
Sürgünler devri
Cumhuriyet devri,
… Ve cav cuv devri
Geldiler geliyorlar devri
Barikatlar aramalar taramalar devri
Yönetim devri
Aylıklar çıktı çıkacak devri
Yeni bir çağ açıldı bugünlerde
Protestolar devri.”7
Devirler değişiyor, sorunlar baki kalıyor. 2
Nisan1971’de yayınlanan Özker Yaşin’in “Devirler” şiirinin tüm tarihimiz
olduğunu söyleyemeyiz, fakat şiirin sonundaki devirde kısılıp kaldığımızı ve
durmadan dejavu yaşadığımızı söylersek sanırım yanılmayız.
Dipnotlar
1 Girne Milli
Arşivi, Savaş Gazetesi, “Kolombiya
Milletvekilleri Boks Öğrenmek Zorunda”, 3 Kasım 1969, S:3
2Girne Milli
Arşivi, Savaş Gazetesi, “Demeden
Edemediklerim”, 3 Kasım 1969, S:3
3 Girne Milli
Arşivi, Savaş Gazetesi, “Demeden
Edemediklerim”, 3 Eylül 1971, S:3
4 Girne Milli
Arşivi, Savaş Gazetesi, “Demeden
Edemediklerim”, 4 Aralık 1970, S:3
5 Girne Milli
Arşivi, Savaş Gazetesi, “Demeden
Edemediklerim”, 9 Nisan 1971, S:3
6 Girne Milli
Arşivi, Savaş Gazetesi, “Jane Fonda ve
George Scott, 1971’in En İyi Oyuncuları Seçildi”, 7 Nisan 1972, S:3
7 Girne Milli
Arşivi, Savaş Gazetesi, “Demeden
Edemediklerim”, 2 Nisan 1971, S:3
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder