3 Kasım 2013 Pazar

DEJAVU

Naim PINAR
DEJAVU
Dejavu, daha önceden yaşanmış bir anı tekrar yaşama hissi olarak tanımlanır. Kıbrıslı Türklerin siyasi yaşamı “Dejavu” diye tanımlanan olaylar zinciriyle doludur. 1963 sonrası oluşan koşullarla Kıbrıslı Türkler, siyasal dejavu dönemine adım atmış oldu. O günden bu güne bir kısır döngüdür gidiyor. Önce göçmenler sorunu, daha sonra memur ve öğretmen maaşları, siyasi kavgalar, toplumlar arası çatışmalar ve baskı rejimini yâd eden siyasiler…
1960’lı yılların sonunda başlayan “toplumlararası görüşmeler” hala devam ediyor. Ekonomik sıkıntılar belki değişmedi, fakat büyüdükçe büyüdü. Öğretmen ve memur grevleri artık günlük yaşamın bir parçası haline geldi. Her yıl “hükümet” bütçesi yapılırken (bazen de yapılamazken), sendikalarda eş zamanlı grev ve eylem planlarını bir odada karara bağlar oldu.
Siyasi partiler, sendikalar ve sivil toplum örgütleri birer birer etkinliğini ve örgütlülüğünü yitirirken, halk dejavu yaşamaya devam etmektedir. Siyasi partinin kurultayı mı yaklaştı,  gündem belli; “aday kim/kimler” ve “kavgaların boyutu”. Yarım asırdır aynı sorunları yaşıyoruz. 1960’lı yılların sonundan itibaren dünya gündemini yakından takip eden Kıbrıslı Türkler yazılı medya aracılığıyla deyim yerindeyse dünyadan haberdar oluyordu. Gazetelerin verdiği havadisler günlük konuşmaların odağını oluşturmaktaydı.
O yıllarda Kıbrıslı Türkler, toplumlararası görüşmelerin seyrini merak ediyor, göçmenler durumumuz ne olacak diye kara kara düşünüyor, memur ve öğretmenler maaşlarını almak için 45-50 gün süren ay sonunu bekliyordu. 1969’un on birinci ayında Kıbrıslı Türkler Savaş Gazetesinde kendi sorunları ve siyasi gelişmeler yanında Anadolu Ajansından çıkan dünya gündemini de takip edebiliyordu: “Kolombiya Millet Meclisi aldığı bir kararla milletvekillerinin boks ve karate öğrenmelerini mecburi kılmıştır. Millet Meclisinde açılan bir jimnastik salonunda, yaşları ne kadar büyük olursa olsun, bütün milletvekilleri boks ve karate öğrenmeğe başlamışlardır. Meclis Başkanlığı bu karara gerekçe olarak son zamanlarda bazı milletvekillerinin sokakta bir takım kimselerin saldırılarına uğrayarak dayak yemelerini göstermektedir. Bu konuda görüşlerini belirten milletvekillerinin çoğunluğu bu karardan duydukları memnunluğu belirtmişlerdir.”
Kıbrıslı Türkler, Kolombiya’da yaşanan bu “demokrasi” hadisesini tebessümle okuyordu. Aynı gazeteden üzülerek okudukları haberler genelde kendi durumları ile ilgili olan yayınlardı:
 “Greve karar verdi ilkokul öğretmeni
Bu sömürü düzeni artık bitsin diyorlar
Yıllardır cep doldurup halkı perişan eden
Yetersiz adamcıklar çekip gitsin diyorlar.”2

O günlerde yazılan bu şiir durumu özetlemekteydi. Gazetelerde okunan iç haberler bugün okuduklarımızdan pek farklı değildi. Zamlar konusu devamlı ekonomik gündemi meşgul ediyor, maaşlarını her ayın 45’inde almak zorunda kalan memur ve öğretmen ciddi sıkıntılarla boğuşuyordu:
“Ekmeğe zam yapıldı, sandviç pahalandı
Ettin okkası çıktı liranın da üstüne
Otomobil vergisi, radyo ruhsatı derken
Soğuk bir su içmeli maaşların üstüne…”3

Toplumlararası görüşmeler derseniz; tam bir kördüğümdü. Denktaş ve Klerides görüşüyor, kebaplar, tatlılar yeniyor konyaklar içiliyor, fakat sonuç bugünkünden farklı olmuyordu. İki tarafta bir adım geri atarak ortak paydada buluşamıyordu. Gazetelerde görüşmeler konusunda “Topluma Gazel” adlı şiirlerle durum anlatılmaktaydı:

“Görüşmelerden sonuç sıfıra sıfır demek
Ve senin kaderindir ey toplumum beklemek
İsmet Paşa aldanmış inanıp Bay Johnson’a
Ne yazık bunun için atmamış Rum’a kötek.
***
Neticede kabaklar başımıza patladı
Yıllardır yaptığımız dertlere dert eklemek.
Denktaş’la Klerides ne konuşurlar bilmem
Elbette güzel oluyor buluşup kebap yemek…”4

Bugünlerde Kıbrıs Sorununa dair eskisinden pek farklı bir habere rastlamak mümkün değil, fakat eskiden bu konuları toplum adına eleştiren sanatçı ve yazarlar kalemlerinin alın teri olan mürekkebi beyaz sayfalara cesurca yazmaktaydı:
“Her geçen gün halkımın hali daha perişan,
Bozuk bir para gibi harcadınız yılları,
Bu oyun bitsin artık, bitsin bu görüşmeler,
Kahveleri içerek tüttürmek pipoları…”5

Şimdilerde toplumsal sorunlara yönelik edebi yazı ve şiirler maalesef yazılmıyor. Siyasi rant elde etmek isteyen kişiler ve partilerin yararına yazılan düz yazılar, toplum adına olmasa da eleştirel içerik taşımaya devam ediyor. Aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen Kıbrıslı Türklerin aynı konular ve sorunlarla boğuşmak zorunda kalması bizleri zaman zaman umutsuzluğa veya 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın deyimiyle “marazi toplum” olmaya sürüklüyor.
George Scott’ın ve Jane Fonda’nın en iyi oyuncu ödülüne layık görüldükleri yıllardı, o yıllar. Kıbrıs’taki gazetelerde “Amerikan Basın Birliği, ünlü oyuncu George Scott’u “Hastane” Jane Fonda’yı da “Klute” adlı filmlerindeki rolleri için, 1971’in en iyi oyuncuları seçmiştir. En iyi Amerikan film ödülü ise, “The Last Picture Show” adlı filme verilmiştir. Aynı filmin yönetmeni Peter Bogdanoviç, en iyi yönetmen ödülünü almıştır. George Scott, “Patton” adlı filmle aldığı Oscar armağanını reddetmiştir. Ancak sinema çevreleri Scott’un kendisi hoşlanmasa bile “En iyi oyuncu” seçilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.” 6
Aynı yerküre üzerinde çağdaşlarımızdan farklı devirlerde yaşayan bir toplumuz biz. Dünya gelişmekte, insan evladı Ay’a ayak basmaktaydı.  Kıbrıslı Türkler dünya gündeminden uzak kalmasın diye ter akıtan yazarlar, dünyadan çeşitli haberleri okuyuculara ulaştırmaktaydı. Yıllar sonra bile bu haberleri okurken fark ettim ki günümüz gazetelerinde kendi sorunlarımızı okumaktan usandık. Bu haberler bizlere artık olağan günlük raporlar şeklinde yazılan metinler gibi gelmeye başladılar. Bizler kendi sorunlarımızdan çok dış haberlere ilgi duyar olduk. Zira onların haber değeri vardı, yaşamımıza ait olgu ve olayların ise bir kıymeti kalmamıştı. Bunun nedeni sanırım bizim sorunların her on yılda bir “dejavu” şeklinde karşımıza çıkmasıdır. Siyasetten tutun da spora kadar her konu yıllar öncesine ait sorunlarmış hissi veriyor insana…
DEVİRLER
“Taş devri
Tunç devri
Venedik devri
Osmanlı devri
İngiliz devri
Dedim, dedi, dediler devri
Nutuklar, mitingler devri
Vurmalar, Öldürmeler,
Sürgünler devri
Cumhuriyet devri,
… Ve cav cuv devri
Geldiler geliyorlar devri
Barikatlar aramalar taramalar devri
Yönetim devri
Aylıklar çıktı çıkacak devri
Yeni bir çağ açıldı bugünlerde
Protestolar devri.”7
Devirler değişiyor, sorunlar baki kalıyor. 2 Nisan1971’de yayınlanan Özker Yaşin’in “Devirler” şiirinin tüm tarihimiz olduğunu söyleyemeyiz, fakat şiirin sonundaki devirde kısılıp kaldığımızı ve durmadan dejavu yaşadığımızı söylersek sanırım yanılmayız.
Dipnotlar
1 Girne Milli Arşivi, Savaş Gazetesi, “Kolombiya Milletvekilleri Boks Öğrenmek Zorunda”, 3 Kasım 1969, S:3
2Girne Milli Arşivi, Savaş Gazetesi, “Demeden Edemediklerim”, 3 Kasım 1969, S:3
3 Girne Milli Arşivi, Savaş Gazetesi, “Demeden Edemediklerim”, 3 Eylül 1971, S:3
4 Girne Milli Arşivi, Savaş Gazetesi, “Demeden Edemediklerim”, 4 Aralık 1970, S:3
5 Girne Milli Arşivi, Savaş Gazetesi, “Demeden Edemediklerim”, 9 Nisan 1971, S:3
6 Girne Milli Arşivi, Savaş Gazetesi, “Jane Fonda ve George Scott, 1971’in En İyi Oyuncuları Seçildi”, 7 Nisan 1972, S:3
7 Girne Milli Arşivi, Savaş Gazetesi, “Demeden Edemediklerim”, 2 Nisan 1971, S:3